Mersin ve Ege'nin bazı şehirlerinden orman yangını haberleri gelmeye başladı. Geçtiğimiz yıl yanan ormanlarımızı yeşillendiremeden orman yangınlarına yenileri ekleniyor. Havadan, karadan müdahale edilse de, bölgede yanan evler ve alevlerin sıçradığı yerleşim yerleri olduğunu biliyoruz.

Hemen her sene yazın en sıcak günlerinde yaşadığımız bu orman yangınlarına dur diyemiyoruz. Çoğu insan ihmaliyle ortaya çıkıp büyüyen orman yangınları şüphesiz cennet vatanın uğradığı en büyük zarar diyebiliriz. 3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizde ormanlarımızın saatlerce, günlerce yanıp kül olması vicdanları da yaralamıyor değil. Önleyici tedbirleri alamadığımız da malum. ormanlarda, ağaçlık yerlerde keyifli geçirilen pikniklerin ardından bu sıcak havalarda tutuşturucu etkisi olan cam atıkları, plastik çöpleri ardımızdan rahatlıkla bırakabiliyoruz.

Hele ki ilerleyen aracımızın camını açıp yanmakta olan sigara izmaritini ağaçlık alana doğru atarken bile kaygılanmıyoruz. Orman yangını, açık alanda gerçekleştiği için rüzgar ve yanıcı madde gibi doğal koşulların etkisi altında yayılma eğiliminde. Bütün ormanlarda oksijen ve yanıcı madde bolca bulunmaktadır. O nedenle yangına neden olan esas faktör tutuşma sıcaklığını oluşturacak tutuşturucu kaynaktır.

Yangına neden olan insan faaliyetleri genellikle ihmal-kaza ve kasıt şeklinde gerçekleşiyor. Türkiye'de her on orman yangınından dokuzu insan faaliyetleri sonucunda çıkıyor. İnsan faaliyetleri içerisinde ise en çok yangına neden olan faktörler anız yakma, sigara izmariti, enerji nakil hatlarından çıkan kıvılcımlar, piknik ateşi ve çoban ateşi gibi ihmal-kaza kategorisine giren etkenler.

Kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar ise sayıca daha az. son yıllarda hem çıkan orman yangını sayısında hem de yanan orman alanı miktarında artış yaşanmaktadır. İklim değişikliğinin etkisiyle önümüzdeki süreçte orman yangınları açısından risk ve tehlike düzeyinin sürekli artacağı da tahmin ediliyor. Unutulmamalıdır ki;

Ormanlarımız ciğerlerimizdir..!