Saçlarım bu yaşa kadar beni terk etmeyip rengini büyük oranda koruyunca saygıyı hak ettiler deyip bir süredir kestirmekten vazgeçtim.

Günlük hayatta daha rahat hareket etmek için saçlarımı bağlıyorum. Bir sabah saçlarımı topladıktan sonra aynada üç beş telden oluşan küçük bir tutam saçın dışarıda kaldığını gördüm. Sürüden ayrılmışlardı. Üşendim. Saç tokasını açıp onları da sürüye katma yerine, sürüden ayrılanı makas kapar deyip kestim.

Otorite bendim. İstediğimi yapardım; sorumlusu ben olsam da o saç tellerinin ayrı kalmasında; sorumluluğu üstlenip onları sürüye katmak yerine cezalandırmayı seçtim.

Birkaç yerine daha büyük bir tutam saç olsaydı, onları kesemezdim. Kendi hatamın bedelini onlara ödetemezdim.

Üç beş teli öylesine kestikten sonra bunu neden yaptığım aklıma takıldı. Üstüne düşünmeye başladım.

İnsanların ilk ‘günahı’ işleyip cennetten atılmadan önceki o çok uzun yıllar öncesine, eşit ve kardeşçe yaşadıkları o yıllara gittim.

Sonrasında otoriteyi keşfettikleri ve git gide eşitsizliğin kol gezdiği, sömürü ve şiddetin olağanlaştığı, savaşların sıradanlaştığı yüzbinlerce yıllarda insanların yaşadıkları acıları düşündüm.

O yıllardan günümüze kadar eşitliği ve kardeşliği tekrar elde etmek için verilen mücadeleler, ödenen bedeller geçti gözümün önünden.

Otoritenin acımasızlığını, sınırsız yetkisini kısıtlamak için verilen kişisel ve toplumsal mücadeleler de sökün etti ardı sıra…

Eşitliği, kardeşliği, sömürüsüz bir dünyayı vaat etmese de şimdiye kadar yaşanmış toplumsal düzenlerin en iyisini olduğunu düşündüğümüz demokrasi için yaptıklarımız ve otoritelerin demokrasiyi yozlaştırmak, sınırsız yetkilerini tekrar ele geçirmek, topluma istediklerini engelsiz yapabilmek, yaptırabilmek için hayata geçirdikleri geldi aklıma.

Sonra günümüzde dünyada yükselen otoriter eğilime takıldı aklım ve son yıllarda ülkemizde artan baskının göstergelerinden biri sayılabilecek sosyal medyada otoritenin hoşuna gitmeyen paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınanlar ve de otoritenin hoşuna gitmeyen işler yapan gazetecilerin başlarına gelenler…

Ardından tekrar üç beş saç teline döndüm, otorite olarak düşünmeden kestiğim ve üç beşten çok daha fazla olsalardı onları kesemeyeceğime…

Tekrar insan olmak için verilen binlerce yıllık mücadelede alınan yolların birlik ve beraberlik zamanlarında olduğunu bir kez daha anımsadım…

Üç beş saç teli, yüzbinlerce yıllık bir yolculuğa çıkardı beni ve bu güne getirdi; 2025 Ocak ayının son gününe…