Kabaçam (Kabaşam) Mersin’in Erdemli ilçesi sınırlarında yer alan bir ören yeridir. Erdemli’ye on dokuz, Kanlıdivane’ye ise beş km uzaklıktaki ören yerine Yemişkumu’ndan kuzeye sapılarak ulaşılır. Daha çok geç Roma İmparatorluğu döneminde yerleşim görse de ören yeri Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden de izler taşır. Elaiussa Sebaste antik kentinin komesi özelliğini taşıyan Kabaçam, böyle önemli bir kentin yiyecek ihtiyacını karşılayan tarımsal ürünlerin yetiştirildiği bir yer olmalıdır. Çok sayıda zeytinyağı işliklerinin varlığı bize bunu rahatlıkla düşündürtür.
Geniş bir alana yayılan ören yeri, Hisarınkale ve Çatıören ile antik yollarla birbirine bağlıdır. Özellikle Hisarin Kale’den Kabaçam’a uzanan antik yol, günümüzde büyük ölçüde koruna gelmiştir. Vadinin doğusunda yamacın hemen sırtında yer alan yol, standartların dışında oldukça dar bir yoldur. Yolun üzerinde yüzyıllar öncesinin at arabası izlerini görmek hala mümkün. Bu yolun üzerinden yürüyerek, eski dönemin yaşamlarını zihninizde hayal etmek, ne güzel bir ayrıcalık oldu benim için. Ören yeri günümüzde büyük ölçüde sık dokulu maki bitki örtüsünün altında kalmış olsa da, hala bu örtünün kaplamadığı eserler kendilerini ziyaretçilerine gösterir. Çok sayıda bina öreni arasında bazilikal planlı kiliseler, konutlar, işlikler, farklı karakterde lahitler ve bir kule yıkıntısı dikkate değer kalıntılardır. Bazı kapı lentolarında, Olba bölgesinin simgeleşmiş kabartmalarından Herakles lobutu ve üzüm kabartmaları da vardır. Ancak ören yeri büyük ölçüde tahribata uğramıştır.
Birçok konut kalıntısıyla, arazinin hiç beklenmedik bir yerinde karşınıza çıkan çok sayıda mezarlarla -özellikle kamasorion tipi mezarlar- kaplı mükemmel bir ören yeridir Kabaçam. Kamasorion mezarlar, blok bir kayanın oyularak oluşturulduğu, üzerine de mezar büyüklüğünde bir mezar kapağının örtülmesi sonucu oluşturulmuş bir mezar tipidir. Anadolu’daki mezarların hepsi maalesef mezar hırsızlarının gazabına uğradığından, hiçbir mezarın kapağı mezarın üzerinde, ilk yapıldığı şekliyle günümüze ulaşamamıştır. Ören yerinde gördüğüm kamasorion tipi mezarlarından bir tanesini gördüğümde oldukça şaşırdım. Çünkü gördüğüm mezarın kapağının mezara temas eden kısımlarında hala antik dönemden kalan, yağmur sularının mezara girmesini engelleyen sıvalar, ilk yapıldığı haliyle duruyordu. Mezarı bu haliyle görmek heyecan verici oldu benim için.
Kabaçam Ören Yeri’nde, çok küçük bir kısmının ayakta kaldığı bazilikal planlı bir kilise ve nekropolü içerisinde Müslüman mezarlığı da dikkat çekicidir. Bu alanın yakınında, anıt mezar olduğu tahmin edilen dinamitlenmiş bir kalıntı ve Roma yolu görülebilmektedir. Elaiussa Sebaste antik kentinin zeytinyağı ihtiyacını karşılayan zeytinyağı işlikleri, hala yapıldıkları dönemin bütün özelliklerini korur şekilde günümüze ulaşabilmiştir. Kilikia Bölgesi’nin en büyük sorunu olan su sıkıntısını karşılamak için de kışın yağan yağmurların sularının depolandığı, çok sayıda su sarnıcını ören yerinde görmeniz mümkündür.
Antik dönemdeki adı bilinmeyen örenin, iki kilometre kadar doğusundaki Hisarin Kalenin varlığı, bize buranın önemli bir yerleşim yeri olduğunu düşündürtür. Çünkü böyle köyler -Kabaçam’da olduğu gibi- genellikle siyasi karakteri olmayan, açık ya da surla çevrili, tarımsal faaliyetleriyle ön plana çıkan ve geniş alana yayılmış yerleşimlerdir. Günümüzde keçi ağılına dönmüş ören yerinin bu hali üzüntü verici olsa da en azından çobanların gözetimi altında olması, definecilerin antik yerleşimle ilgili kötü düşüncelerinin gerçekleşmesini engelleyen en önemli koruyucu faktörlerdendir.