Yazımıza bir soru ile başlamak istiyorum. Sorunun cevabını lütfen kısa bir düşünme süresi sonrasında iç sesiniz ile veriniz. Sonrasında en yakınınızdaki insana da bu soruyu sorarak onun cevabını alınız. Bu gerçekleştirdiğiniz eylem ile hayatta önceliğiniz olan ve toplumda eksikliğini hissettiğiniz temaya ulaşmış olacaksınız.
Bu soruyu onlarca kişiye sordum. Onlarca kişiden farklı cevaplar aldım. Soruya muhatap olanların her bir cevabı oldukça anlamlı ve oldukça kıymetliydi.
Şimdi soruyu size yöneltiyorum:
- Yarın öğretmenlik mesleğinde ilk gününüz olsaydı, öğrencilerinize içinizden gelen, faydalı olacağını düşündüğünüz, toplumda var olmasını istediğiniz hangi konuyu anlatırdınız? Yani ilk dersinizin konusunu siz belirleseydiniz, hangi konuya vurgu yapardınız?
Bu soruya aldığım yanıtlardan bazıları:
Ailenin Önemi, Saygı, İnsan Hakları, Sorumluluk, vb, …
Benim yanıtım ise oldukça net aslında.
Adalet!
Hangi sosyal ortamda olunursa olunsun hakkaniyetli olmak!
Verdiğim cevap üzerine birçok gerekçemin olduğunu da belirtmek isterim.
‘Haklının güçlü olduğu bir toplumun üyesi olmayı gönlümüzden geçirirken, güçlünün haklı olduğu bir toplumda yaşadığımız gerçeği karşısında çaresiz kalışımız’ bu yanıtı vermem konusundaki en büyük etkendir. Yani toplumda eksikliğini hissettiğim, toplumda var olması gerektiğine gönülden inandığım ‘Adalet’ kavramı ‘ilk dersimin’ konusu olurdu.
Son yıllarda yaşanılanları düşündüğünüzde belki siz de fikrime destek vereceksiniz. ‘Anayasal’ olmayan şeylerin ‘Banayasal’ olması durumu toplumun adalet sistemine olan inancını da oldukça zayıflatmaktadır.
Benim için adalet:
Öğretmen mülakatlarında haksızlık yapılmamasıdır.
Dokuz yaşında bir kız çocuğunun faili meçhul kalmamasıdır.
Aynı cümleleri haykıran iki siyasetçinin birbirinden farklı muamele görmemesidir.
Emeğin karşılığının hak gözeterek ödenmesidir.
Geçmediğiniz köprüye, gitmediğiniz hastaneye, kullanmadığınız otoyola borçlu çıkarılmamaktır.
Eşit işi yapanlara eşit ücret ödenmesidir.
Torpil, kayırmacılık yapılmamasıdır.
Yaratılan her varlığın yaşama hakkına saygı duymaktır.
Tren kazasından, kömür karasından sorumlu bulabilmektir.
Kur korumalı faizin nemasını halkın cebinden ödetmemektir.
Adaletin ağır aksak işlediği bir toplumda gerekçelerimizi çok da zorlanmadan çoğaltabiliriz.
Bazı değerlerin insanlık onuru adına oldukça önem taşıdığını, siyasi ya da kişisel çıkarlar adına bu değerlerin yıpratılmasının insanlık adına kötü sonuçlar doğuracağını vurgulamak isterim.
Son söz olarak:
Adalet, bir devletin esası olduğuna göre, mahkemelerin sözde değil gerçekten tarafsızlığını temin, her işin başında bulunmalıdır. Hak sahiplerine güçlük çıkarmak, resmî dairelerde işlerini izleyen kimseleri bugün git, yarın gel diye birtakım zorluklara uğratmak, hükümet otoritesi maskesi altında halka zorbacasına durum almak, yakışıksız davranışlara kalkışmak gibi durumlar kesinlikle önlenmelidir.
(Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, 1955,)
Not: İlk ders önerilerinizi [email protected] adresine göndermenizi sabırsızlıkla bekliyorum.