Torosların eteğindeki Kapıkaya Kanyonu, Seyhan Nehri'nin kollarından Çakıt deresinin aşındırmaktan çekinmediği büyüleyici bir kanyondur. Pozantı boğazından dağlık alanlara doğru uzanan Çakıt, önüne çıkan bütün engelleri rahatlıkla aşmışken, Kapıkaya’nın aşılmaz görünen coğrafyasına da hiç aman vermeden kanyonda derin yarıklar açarak, sarp yamaçlı yüzeyler oluşturarak, milyonlarca yıldır akışını sürdürmüştür.

Adana’ya 72 km uzaklıkta, Karaisalı ilçesinin Kapıkaya köyünde bulunan kanyon, 20 km civarında bir uzunluğa sahiptir. Bu mesafenin 7 km’si yürüyüş yolu olarak düzenlenmiş. Kanyonun girişinde oldukça dik olan 400 metrelik kısma korkuluk yapılıp, patika yol genişletilerek, doğaseverlere korunaklı bir geçiş sağlanmış. Yıllar önce aynı yerden kelle koltukta geçtiğim tehlikeli patikadan eser kalmamış doğrusu. Böylece kanyon, çocuklu ailelerin bile yürümeyi tercih ettiği bir parkur haline gelmiş.

Çakıt deresi boyunca ilerlediğiniz parkurda müthiş güzelliklere şahit oluyorsunuz. Bazen uçurumun en dibinde, bazen de uçurumun en tepesinde yürüyüşünüzü sürdürüyorsunuz. Bu özellikleriyle kanyon, trekking yapmak için oldukça ideal bir konum sergilemekte. Kıyılarını pembe çiçekli zakkumların süslediği Çakıt deresinin yamaçlarını, zeytin, keçiboynuzu ve çınar ağaçları kaplamış. Tabii ki yeşilin bütün tonlarıyla kaplı kanyonun içindeki bu çeşitli ağaçların içinde, cıvıltılarıyla kanyonun gerçek sahibi olduklarını hissettiren kuşlar, dikkatli gözlerden gizlenemeyen güzellikler arasındadır.

Kanyonda biraz ilerledikten sonra iki yakayı birleştiren bir asma köprüyle karşılaşacaksınız. Köprüden geçip çam ağaçları arasındaki patika yoldan 4-5 km’lik muhteşem bir doğa yürüyüşüyle Varda Köprüsüne ulaşılabilir. Varda köprüsüne ulaşmanın bir diğer yolu, kanyondan tekrar dönerek aracınızla 10 km kadar bir mesafeyi kat etmektir. Asma köprüden geçmeyip yolunuza devam ederseniz 5-6 km sonra kanyonun içindeki şelaleye ve kamp alanına ulaşabilirsiniz.

Bir köprü düşünün, her gün yüzlerce insanın ziyaret ettiği bir yapıya dönüşsün. Üzerinde yürümenin tehlikeli hatta yasak olmasına rağmen insanların yoğun ilgisine mazhar olsun. Varda’yı bu denli çekici yapan birden fazla sebep var aslında.  Bunların ilki, tarihi köprünün yapımı sırasında 21 işçi ve bir alman mühendisin ölümüdür. Yaşamını yitiren Alman vatandaşlarına ait bir mezarlık da bölgede bulunmaktadır. Dünyanın en güzel demiryolu köprülerinden biri olan Varda, birçok diziye ve filme set oluşturmuştur. Bu durum köprünün son yıllardaki popülaritesini daha da arttırmıştır.

                Bir mühendislik harikası olan Varda Köprüsü, dört ana ayak üzerine kurulu ve 172 metre uzunluğundadır. Orta ayak yüksekliği 99 metre olan köprünün yapımı beş yıl sürmüş ve 1912 yılında bitirilmiştir. Köprü Gavurderesi’nin üzerinde, küçük ve büyük kemerlerle, 100 yılı geçkin bir süredir, insanoğlunun azminin bir simgesi olarak devasa bir uçurumun üzerindehala hizmet vermeye devam etmektedir.

Köprünün adının “Varda” oluşunun halk arasında şöyle bir hikayesi vardır. Uçuruma kurulan köprünün inşaatı sırasında, ayaklar dikilirken yukarıdaki işçiler aşağıya taş atarak mesafe ölçümü yaparlarmış. Aşağıdaki işçiler ise “Var daha, var daha” diye bağırırlarmış. Sürekli bu sözcükleri duyan Alman mühendislerin diline de Varda sözcüğü yerleşir ve köprü bu şekilde anılmaya başlar.

Kapıkaya Kanyonu doğa yürüyüşü yapmayı sevenler için muhteşem bir doğal güzelliktir. Büyüleyici kanyonda, Çakıt deresinin şırıltıları eşliğinde doğanın sesini dinlemekse niyetiniz buraya en kısa zamanda ulaşmalısınız. Varda köprüsü ise insanoğlunun yarattığı ve fotoğraf meraklılarının görmeleri gereken bir başka güzelliktir. Görmek yenilenmenin başlangıcıdır diyorsanız bu güzellikleri, görülecekler listesine kesinlikle eklemelisiniz.