Suriye’ de DSG ve HTŞ ile temsil edilen Şam yönetimi arasında imzalanan ve tüm dünyada büyük yankı uyandıran uzlaşma metninin hemen ardından kamuoyuna fazla yansımayan önemli bir gelişme daha oldu…
Yıllardır ABD ambargosu altındaki Suriye’ ye henüz resmi olarak teyit edilmese de Trump yönetiminin onayıyla Katar’ ın günde 2 milyon metreküp doğal gaz aktarması sağlandı…
Suriye Elektrik Bakanı Ömer Şakruk, ‘Katar'ın Ürdün üzerinden vereceği günlük 2 milyon metreküp doğal gaz sayesinde elektrik arzının günde 2 ila 4 saat artırılacağını, vatandaşların günlük yaşamlarını olumlu yönde etkilenmesi yanında kritik sektörlere de büyük destek olacağını’ ifade ediyordu…
Genel çerçeve bundan ibaret olsa da detaylar Suriye başta olmak üzere tüm bölgeyi ilgilendirecek önemli ipuçları barındırıyor…
Katar’ ın, Suriye’ ye günlük 2 milyon metreküp doğalgaz sağlaması sembolik sayılacak bir katkı gibi görülse de (fikir vermesi ve karşılaştırma için şu verileri vermekte yarar var. Türkiye yılda 50-60 milyar m3 doğal gaz ithal ediyor bunun için yılda 13-15 milyar dolar civarında döviz ödüyor) yeni sürecin evrilme olasılıkları bakımından değerlendirilmesinde yarar var…
Öncelikle Suriye’ ye gelecek Katar gazının aktarma güzergâhına bakalım:
Katar Rusya’ nın ardından dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip olsa da, gazı Rusya gibi boru hatlarıyla dağıtacak konuma ve ağa sahip olmadığı için çıkarılan gaz ancak sıvılaştırılmış biçimde LNG tankerleriyle yapılabiliyor…
LNG tankerleriyle yapılan sevkiyat ise boru hatlarına kıyasla hem taşıma hem de son noktadaki tahliye platformlarının maliyet ve işletme unsurları sebebiyle oldukça daha pahalıya mal oluyor…
Katar, Rusya’ ya alternatif olsun diye ve gerek Türkiye gerekse de Avrupa girişimiyle 2009’ da ülkesinden çıkacak gazı, Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye üzerinden Türkiye’ ye buradan da Nabbuco (Kazakistan-Türkmenistan gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak 4 bin km uzunluktaki devasa yatırım) projesiyle entegre edilip LNG dar boğazını aşmayı ve Rusya’ ya alternatif olmayı hedefliyor yıllardır…
2009’ da başlayan fizibilite çalışmaları 10 milyar dolara mal olacak projenin AB ülkeleri katkısıyla kısa zamanda hayata geçmesi beklenirken, beklenmedik bir şey oldu…
Suriye’ de 2011’ de başlayan iç savaş, Esad rejiminin sırtını dayadığı Rusya’ nın elini zayıflatacak böylesi bir projeye geçit verme olasılığı mümkün değildi, öyle de oldu..
Suudi Arabistan, Ürdün ve özellikle Türkiye’ nin heyecanla beklediği projenin omurgasının önemli halkası Suriye’ de koptu…
Bu konuda 2011-2015 dönemi kaleme aldığım makalelerden bir derlemeyi önümüzdeki günlerde paylaşacağım….
Gelelim bugüne ve sembolik Katar gazının Suriye’ ye nasıl ulaştırılıp, hangi yaralara merhem olacağı kısmına:
Doğalgaz Katar’ ın Basra Körfezindeki sıvılaştırma tesislerinden LNG tankerlerine yüklenecek. Tankerler Suudi Arabistan’ ın yer aldığı tüm körfezin güneyinden dolaşarak Kızıldeniz’e oradan da Akabe körfezine girip Ürdün’ ün Akabe limanındaki LNG platformuna yanaşacak. Buraya alınan doğalgaz mevcut boru hattıyla Ürdün’ ü kat edip Suriye güneyindeki Deir Ali elektrik santraline ulaştırılacak…
Gelecek olan doğal gaz katkısıyla santral 400 megavat daha fazla elektrik üretebilecek…
Suriye’ nin bugün 4 bin megavat elektrik üretebildiğini düşündüğümüzde yüzde onluk katkı hayati önem taşıyor ancak ülkenin savaştan önce yıllık 13 milyon megavat elektrik tüketimi olduğunu bir başka ifadeyle günde 35 bin megavat ihtiyacı göz önüne alındığında durumun vahameti yeterince anlaşılır sanırım…
Katar zaman içinde vereceği gazı arttırabileceğini söylese de ortada aşılması gereken çok daha ciddi sorunlar bekliyor Suriye’ yi…
İç savaş ve son dönem İsrail bombalamaları sonucu ülkenin tüm alt yapısı gibi elektrik şebekesi de iflas etmiş durumda.
O kadar ki, bugün Deir Ali santrali 400 megavat üretse bile şebeke ancak 250 megavat taşıyabilecek durumda…
Suriye en başta bu elektrik şebekesini ayağa kaldırması gerekiyor…
Bunun için de dış kaynağa ihtiyaç var…
Dış kaynağı sağlayabilecek ülkeler ise Suudi Arabistan’ ın başını çektiği BAE, Kuveyt ve Katar…
Katar Suriye’ de mevcut HTŞ rejimini destekliyor ancak Suudi Arabistan, İran’ a karşı blok oluştursa da tam olarak güvenmediği için bugüne kadar söylemin dışına çıkacak dişe dokunur katkı sağlamadı Şam yönetimine…
Ve tüm maddi destekler sağlansa bile bunlar yeterli değil…
ABD’ nin Suriye’ ye uyguladığı yaptırımlar henüz kalkmış değil…
Son olarak Alevi soykırımına dönüşen ve kontrolden çıkma emareleri gösteren Cihatçı katliamlar nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ nin son yıllarda belki de ilk kez ABD-Rusya-Çin’ in ortaklaşa aldığı karar, Colani liderliğindeki HTŞ yönetimine alarm niteliğinde uyarılarla dolu…
Petrol ihtiyacını yıllardır İran desteğiyle sağlamış Suriye bugün bambaşka bir evreye geçmiş durumda…
Sürecin nereye doğru evrileceğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz…