Dünya, 20 Ocak günü yemin ederek Başkanlık koltuğuna oturan Trump’ ı zücaciye dükkânına dalan bir filin yaratacağı tahribatı izler gibi nefesini tutarak izliyor…

Yayınladığı Sayısız kararnameyle sadece ülkesinin kurulu düzenini sarsmakla kalmıyor, verdiği demeçlere yansıyan talepleri, ‘şimdilik’ ticaret savaşlarıyla terbiye etmeye kalktığı Meksika, Kanada, Çin gibi ülkelerin ardından sıranın AB ülkelerine geleceği tehdidiyle sürüyor…

45 gün içinde ABD dostu ülkeleri azaltıp, düşmanları çoğaltmak ancak Trump ve kayıtsız şartsız kendisine bağlı Başkan yardımcısı Vance ile Elon Musk gibi bir ekip tarafından başarılabilirdi, zor olanı gerçekleştirdiler…

Trump’ ın hedefleri; Grönland’ ı satın almak, Gazze’ yi Filistinlilerden temizleyip keyif çatacağı turizm merkezi yapmak, Panama kanalını yeniden devralmakla sınırlı değil…

Kanada’ yı 51. Eyalet olarak görmeyi de istiyor…

Son olarak davet ettiği, işgale uğramış ülkesini savunmaya çalışan Ukrayna lideri Zelensky’ yi üstelik kapalı kapılar arkasında değil, medyanın kameralarla görüntülediği basın toplantısında aşağılıyor, yerin dibine sokup Beyaz Saray’ dan kovuyor…

1945’ te kurulan dünya sistemi Sovyetler Birliği’ nin dağılması ardından Bush dönemi ABD’ nin Irak işgaliyle zaten çatırdamıştı, şimdi tüm mekanizmalarıyla yıkılıyor…

İşlevini yitiren Birleşmiş Milletler…

Güçlünün haklı haksız hiçbir gerekçe aramadan dilediği ülkeye saldırma hatta Gazze’ de olduğu gibi soykırıma varan insanlık dışı uygulamalara dur diyecek bir mekanizmadan da yoksun artık dünya…

Yeterince güçsüz hale getirilmiş, başta ABD olmak üzere güçlülere karşı birinci körfez savaşından beri hiçbir yaptırım gücü kalmamış Birleşmiş Milletler’ e de tahammülü yok Trump’ ın…

Bu nedenle ABD’ nin örgütten ayrılması için Cumhuriyetçi Senatörlere yasa teklifi hazırlatmaktan geri kalmıyor…

NATO gibi ABD hegemonyasının en büyük şemsiyesini oluşturan askeri yapıdan ayrılmayı, böylece ikinci dünya savaşından sonra güvenlik anlamında sırtını ABD’ ye yaslamış, böylece Sovyet tehdidinden uzak ekonomik büyümeye odaklanan Avrupa Birliği ülkelerini de kaderlerine terk etme planlarını hayata geçirmeye hazırlanıyor…

Ukrayna’ da Rusya’ nın işgal ettiği toprakları ülkesine katması, geri kalan Ukrayna topraklarındaki değerli minerallerin ABD’ ye devredilmesi planları dünyayı nasıl bir vahşi paylaşım savaşına sürüklediğini göstermesi bakımından ibretlik…

Koltuğa oturduktan sonra ‘4 yıl boyunca dilediğimi yaparım’ düşüncesi ABD gibi denge-denetleme mekanizmalarının tartışılmaz biçimde güçlü olduğu, son sözü bağımsız yargının verdiği bir ülkede ‘nasıl hayat bulabilir?’ sorusu sadece ABD değil, tüm dünyanın geleceği açısından da tarihi sınav olarak hayati önemde…

ABD müesses nizamının dur dememesi halinde Trump’ ın fütursuzluğu nereye vardıracağı geçtiğimiz hafta dile getirdiği sloganla ete kemiğe büründü aslında…

"Vatanını kurtaran hiçbir kanunu çiğnemiş olmaz." Cümlesini sarf ederken gerçekten de kendisini kurtarıcı olarak gören yasalar üstü bir megaloman ile karşı karşıya hem ABD hem de dünya…

Aslında bir dönem sıkça duyduğumuz ‘mevzu vatansa gerisi teferruat’ mantığının Trump versiyonu bu, ülkesi ve dünyanın başına ne işler açabileceğini ön görmek zor değil…

Konu önemli çünkü 1945’ te kurulan dünya sistemi sadece BM’ ler çatısı altında sağlıktan gıda yardımına, kültürel faaliyetlerden iklime kadar sayısız örgütten ya da NATO gibi caydırıcı askeri gücüyle ABD’ nin belirleyici olduğu temel taşlarından ibaret değil…

ABD, aynı zamanda neredeyse tüm dünyanın kabul ettiği dolara dayalı küresel para sistemi sayesinde ayakta duran hegemon güç…

2024 sonu itibariyle yaklaşık 1 trilyon dolara ulaşan (918 milyar) dış ticaret açığını karşılıksız bastığı deyim yerindeyse kâğıt parçalarıyla finanse eden bir ülke ABD…

Gerçek bu kadar açıkken dünya sistemiyle oynamanın parasal cephede kendi ülkesine nelere mal olacağını görmemesi tam bir akıl tutulması…

4 Mart 2025 günü yayınladığı kararnameyle ABD’ nin iki komşusu Kanada ve Meksika’ ya daha önce bir ay ertelenen yüzde 25 gümrük vergilerinin derhal uygulanmasına karar veren Trump bununla da yetinmedi. Çin’ e koyulan yüzde 10 gümrük vergisini yüzde 20’ ye çıkardı…

Bu üç ülke neden önemli?

ABD, üç ülkeyle ticarette büyük açıklar veriyor..

Örneğin 2024’ te Çin 295 milyar dolar, Meksika 172 milyar dolar, Kanada ise 63 milyar dolar fazla döviz elde etti.

Trump’ ın uygulamaya geçirdiği yüksek gümrük oranları elbette karşılıksız kalmayacak…

Meksika gelişmeleri şimdilik sükûnetle karşılayacağını, sonra bir karara varılacağını açıklarken, Kanada anında ABD mallarına yüzde 25 gümrük vergisi misillemesiyle karşılık verdi.
Çin ise, karşılık olarak anında Amerikan tarım ürünlerine % 10 ila 15'lik gümrük vergisi artışı ilan etti.

Kanada, ağırlıklı olarak ABD’ li markaların otomobil üretim üssü…

Koyulacak gümrük vergileri hem o ABD’ li üreticilerin kârlarını etkileyecek, daha da önemlisi ev eşyası, giyim başta olmak üzere pek çok ürün Meksika ve Kanada’ dan geldiği için, ilave gümrük vergileri olduğu gibi tüketicileri vurup beklenmedik enflasyon doğuracak. Enflasyon ise FED’ in düşürmeye başladığı faizlerin yeniden artışa geçmesi demek…

Trump’ ın ilave gümrük vergileri uygulaması bu üç ülkeyle de sınırlı değil…

AB ülkelerini de unutmadığını son kabine toplantısı ardından yaptığı basın toplantısında açıkladı…

ABD'ye Avrupa Birliği’ nden ithal edilen mallara yüzde 25 gümrük vergisi koyacağını açıklarken AB’ ye bakışını gösteren sözleri şok ediciydi:

“Yakında AB ülkelerine yüzde 25 gümrük vergisi getireceğim ve bu otomobiller dâhil diğer her şey için geçerli olacak. ... Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'ni mahvetmek için kuruldu, amacı buydu ve bu konuda iyi bir iş çıkardılar ama şimdi ben başkanım”

Ukrayna’ yı Avrupa’ nın kucağına bırakması, bundan böyle Avrupa’ nın kendi güvenliğini sağlaması gerektiğini söylemesi yanında AB’ nin lokomotifi Almanya’ nın ABD ile 2024’ te ulaştığı 265 milyar dolarlık ticaret hacmini etkilemesi kaçınılmaz…

İkinci dünya savaşı sonrası ordu kurması engellenen Almanya artık ABD’ nin verdiği şemsiyeyi geri alma noktasına geldiğinin farkında…

Sıcak savaşlarla kan kaybeden dünya, şimdi de hazırlıksız yakalandığı Trump kasırgasıyla baş etmeye çalışacak…

Trump’ ın Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin tutumu ve ticaret savaşları başta olmak üzere mevcut küresel sistemi yıkmaya yönelik girişimlerinin Türkiye’ ye olası etkileri başka bir makale konusu…