Şehirler iklimiyle, tarihi dokusuyla, kültürel unsurlarıyla, parklarıyla ve meydanlarıyla insanları çeşitli yönlerden etkiler. Hele bunlardan birkaçı bir arada bulunursa, o şehir yaşanılası bir yer halini alır. Orta Karadeniz'in güzel şehri Tokat da böyle bir yerleşim yeri. Tokat'a gidene kadar, burasının daha çok bozkır iklimine sahip, sıradan bir İç Anadolu şehri intibası vardı zihnimde. Tokat'a gittiğimde ise artık bu düşüncelerim, yerini hayranlık dolu düşüncelere bıraktı.

Yaşadığı coğrafyanın ve iklimin, insanın karakterine etki ettiğini söyler İbn-i Haldun. Serinliğini Karadeniz'den alan Tokat'ın huzur veren sokaklarında gezerken ünlü düşünüre katılmamak elde değil. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde Tokat'la ilgili sözler de adeta bu düşünceleri destekler nitelikte: 'Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır.' Yüzyıllar öncesi söylenmiş bu sözlerin, bugün için de geçerli olduğuna, Tokat'ı gezerken kendim de şahit oldum. Bir Tokatlıya adres sorduğunuzda, işini gücünü bırakıp size canla başla tarif yapar. Kendileriyle yaptığınız kısa bir sohbetten sonra, size yemek ısmarlama teklifinde bulunur. Caddelerde karşıdan karşıya geçerken, Tokatlı sürücüler Avrupa şehirlerinde olduğu gibi hemen size yol verir. Eğer bu yollarda araba kullanıyorsanız, arkanızdaki araçlardan asla bir korna sesiyle taciz edilmezsiniz. İnanın, bu örneklere defalarca şahit oldum. Mevlana,'Tokat'a gitmek gerek çünkü orada insanlar ve iklim mutedildir' diye boşuna söylememiş.

İlk görüşte aşk sözünü haklı çıkaran bir şehirdir Tokat. Adeta kendinizi geçmiş zamanların içinde bulduğunuz şehrin, etkisi altına girmeniz an meselesidir. Selçukluların altı, Osmanlılarınsa on önemli şehrinden biri olan Tokat için hocaların hocası Süheyl Ünver şöyle der: ' İstanbul'da, Konya'da, Bursa ve Edirne'de bulunmayan en güzel eserler inanın bana Tokat'ta... Anadolu'da en çok abidesi olan şehir… Açık konuşayım bu eserler 300 ile 800 yaş arasında birer Tokat azizi. Bu kadar yıldır orasını millileştirmiş ve ruhumuza aşılamış.' Nurhan Atasoy da 'Tokat Tarihi Yapıları' eserinde: 'Türklerin Anadolu'daki 900 yıllık mimarlık serüveninin tamamının 900 adım yürüyerek görülebileceği tek şehir Tokat'tır.' Der. Kısa bir şehir turunda her iki hocanın da ne kadar haklı olduğunu görürsünüz.

Tokat, Milli Mücadele hareketinin de önemli duraklarından biri olmuştur. Atatürk, 9.Ordu Müfettişi göreviyle Samsun ve Amasya'dan sonra Anadolu'ya Tokat'tan açılmış ve üçü milli mücadele döneminde olmak üzere toplam altı kez Tokat'a gelmiştir. Ulu Önder, Tokat'a ilk gelişi 26/27 Haziran 1919'da olmuş ve belediye binasında şehrin ileri gelenleriyle toplanarak, Milli Mücadele'nin kaçınılmaz olduğu konusunda Tokatlıları ikna etmiş ve bu tarihten sonra, Milli Mücadeleye tam destek gösteren şehirlerimizden biri olmuştur Tokat.

Bakır çağının sonundan itibaren yerleşim görülen ve açık hava müzesini andıran şehirde tarihin her dönemine ait eserler görülür. İpek yolunun, önemini kaybetmesine kadar Tokat, ticari açıdan da oldukça zenginleşmiş. Alaeddin Keykubat dahil Selçuklu şehzadelerinin çoğunun yöneticilik yaptığı Tokat'a ilk girdiğinizde sizi, Roma Döneminde yol güvenliği için kurulmuş Tokat Kalesi karşılar. Sarp kayalar üzerindeki kalede, Drakula diye bilinen Eflak Prensi Kazıklı Voyvoda, dört yıl hapis tutulmuştur.

Anadolu'daki en büyük şehir hanlarından biri olan Taşhan, görkemli yapısıyla bugün hala şehrin en gözde mekanı ve bir cazibe merkezidir. Birçok el sanatına ev sahipliği yapan ve bir Osmanlı eseri olan Taşhan'da içte 76, dışta 27 olmak üzere 103 mekan bulunur. Ortasında büyük bir avlunun yer aldığı Taşhan'ın içinden başınızı yukarı kaldırdığınızda bir daha asla unutamayacağınız, muhteşem bir kale görüntüsüyle karşılaşırsınız.

1902 yılında, II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25.yıldönümünde yaptırılan saat kulesi, görmekten keyif aldığım eserlerden biri oldu. Derenin kenarında ve Behzat Camiinin yanında yaptırılan, sadece saat başlarında sessizliğini bozan kule, Tokat'ta ilk göze çarpan eserlerin başında gelir. Kesme taştan yapılan, dört yönünde de yuvarlak saat kadranları olan,33 metre yüksekliğindeki saat kulesi Tokat'ın simgelerindendir. Sekizgen gövdeli kulenin girişinde, baba mesleğini sürdüren saat tamircisinin dükkanı da kuleye ayrı bir güzellik katmış.

Tokat'ta yapılmış en güzel Osmanlı eserlerinin başında gelen, II. Beyazıt'ın annesi adına yaptırdığı Hatuniye (Meydan) Camii kesinlikle görülmelidir. 1485 yılında yaptırılan camiinin ahşaptan yapılmış kapısı ve Osmanlı sülüs hattıyla mermere yazılmış kitabe, birer sanat şaheseridir. Tek minare, tek kubbe ve altı mermer sütundan oluşan camiinin avlusunda, ahşaptan yapılmış şadırvan ve yanındaki Gülbahar Hatun Medresesi, camiiyle bir bütünlük oluşturur.

Danişmend Gazi tarafından 1074'te yaptırılan Garipler Camii Anadolu'nun en eski camisidir. Minaresi 11.yüzyıl tuğla işçiliğinin en güzel örneklerinden sayılır. Bunlardan başka, Sulu Sokak'taki tarihi Tokat evleri, Gök Medrese, Ali paşa Camii ve Hamamı, Arastalı Bedesten, Yeşilırmak üzerindeki Hıdırlık Köprüsü, Latifoğlu Konağı Müze Evi ve ahşap Mevlevihane gibi daha yazmakla bitmeyecek bu eşsiz eserleri gelip yerinde görmek en güzeli.

Tarihle iç içe yaşayan, Sezar'ın ' Veni-Vidi-Vici ' ( Geldim-Gördüm-Yendim) sözünü söylediği, Yeşilırmak havzasının bereketli toprakları üzerinde kurulmuş, geçmişten günümüze insanların kavgasız ve gürültüsüz yaşadığı Anadolu'nun bu kadim şehri Tokat'ı gidin görün, bundan çok memnun kalacaksınız.

http://serdaringezinotlari.blogspot.com/