Dengesizliğin hemen her alanda kendini gösterdiği bir dönmeden geçiyoruz.
İnsan tabiat ilişkisinde bir dengesizlik var mesela. İnsan davranışları tabiatın döngüsüne müdahale edip atmosferdeki Karbondioksit oranını zıplattı ve küresel ısınmaya yol açtı, denge bozuldu, tabiat yeniden dengenin peşinde.
İnsanın insanı, ülkelerin ülkeleri sömürüsünün yarattığı gelir dağılımındaki dengesizlik sürdürülemez boyutlara çıktı ve yeni bir denge için her geçen sene artan çalkantılar, çatışmalar, savaşlar var.
Ekonomideki dengesizlik derin sosyal ve siyasal dengesizliklere yol açmakta, bu da toplumların, ülkelerin davranışlarına yansıyıp belirsizliği arttırmaktadır.
İnsan birey olarak bu dengesizliğin hem öznesi hem nesnesidir ve bu nedenle gelişmelerin merkezinde yer almakta ve bireysel davranışları da doğrudan etkilenmektedir.
Geleceği belirsizleşen, adalet duygusu zedelenen, yaşamının sabitesi değerleri elinden kayan, iktidarlar tarafından sürekli manipüle edilen insanın birey olarak da dengeli davranması beklenemez…
Ekonomik ve sosyal durumundan bağımsız, hemen her insan kaygı, endişe ve adını koyamadığı bir iç sıkıntısı içinde; bunu unutabilmek için de çılgınca bir tüketimin peşinde…
Alkol ve uyuşturucular,bazı insanların, hiç de güvenli olmayan dünyada güvenli olmayan sığınakları olmuş durumda…
Velhasıl kelam bir dengesizliktir almış başını gidiyor.
Çok mu kötü?
Karamsar mı olmalıyız?
Yaşadıklarımız bu sorulara evet cevabını davet ediyor.
Önceden yazdığım bir yazıyla böyle olup olmadığına bir göz atalım dilerseniz.
“Hasan Hüseyin Korkmazgil, ‘Öyle Bir Yerdeyim ki’ şiirinin bir yerinde ; “Bu ne beter çizgidir bu/ Bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe” mısralarına yer verir.
Halbuki dengenin çok iyi bir şey olduğu söylenir bize, Hasan Hüseyin’in ‘çıldırtan denge’sinin aksine.
‘Çok dengeli insan’ önemli takdir sözlerinden biridir mesela…
‘Romanda dengeler iyi kurulmuş’ diye yazılır olumlu eleştiri yazılarında…
‘Filmin karakterleriyle konusu arasındaki denge tutturulamamış’ diye söz eder bir başkası…
‘Doğanın dengesini biz insanlar bozduk, doğa da intikamını alacak bizden’ cümlesi çok tanıdık gelir hepimize…
Leon Festinger, ‘İnsan davranışının temelinde tutarlı olma, yani çelişkili davranmama gereksinimi vardır.’ der ve bunun için ne yaptıklarını anlamaya/ anlamlandırmaya çalışan “Bilişsel Çelişki Kuramını” oluşturur.
Fritz Heider “Denge Kuramını”, MJ Rosenberg ve RP Abelson “Bilişsel Dengeleme Kuramını” geliştirirler ve insanların dengeli davranma çabalarını, denge bozulduğunda düzeltme gayretlerini açıklamaya çalışırlar.
Hayatımızda, yaşadıklarımızdan, yaptığımız birçok gözlemden, gerek kendi kişisel, gerek toplumsal, gerek siyasal gerekse ekonomik dengelerle ilgili birçok bilgi ediniyor, denge hakkında fikir sahibi oluyor, öneminin farkına varıyoruz.
Ya dengesizlik?
Seneler önce bir yerlerde okumuştum, ilgimi çekmiş ki hala anımsıyorum: toplumda hem dengeli, hem de dengeyi önemsemeyen insanlara gereksinim olduğunu; dengeyi önemsemeyenlerin yaratıcı olduklarını, toplumu değiştirdiklerini, dengeli olanların da bu değişimin toplumda kalıcı olmasına imkan tanıyan istikrarı oluşturduklarını yazıyordu.
Buradan Entropiye girersem, yazıdan çıkamam, en iyisi ben onu başka bir yazıya bırakarak, sadece dengeyi kendi haline bırakırsak bozulmaya eğilimli olduğunu, dengeyi korumak için sürekli bir çaba ve enerji gerektiğini anımsatayım.
Denge için harcanan çaba, enerji, denge her nerede kurulduysa, orada istikrar, düzen olarak kendini göstermekte, belirsizlik azalmakta, bedel olarak da değişim hızı azalmaktadır.
Denge bozulduğunda belirsizlik başrole geçmekte ve nereye, nasıl olacağı önceden kestirilemeyen değişimler hızlanmakta ta ki yine harcanan çaba ve enerjiyle yeni bir durumda denge sağlanana kadar…
Denge iyidir…
Onun iyiliğini besleyip büyüten ise evrende içkin olarak bulunan dengesizliktir.”
Diyalektik burada da devreye giriyor ve biz yaşarken çok olumsuz etkilendiğimiz bu dengesizliklerden, şimdiki insan ömrünün yetmeyeceği bir süre içinde yeni dengelerin oluşacağını anımsatıyor.
İyimserliğe yer açıyor…
Nedim İnce
Hasanbey/ 04. 12. 2023