Freud’a göre bilinçaltındaki bir bilginin bilince çıkarılmasının 3 farklı yolu vardı.

1.Rüyalar

Rüya, bireyin gündelik yaşamında gerçekleşmeyen her türlü yaşamsal arzusunun bilinçaltına itilmesinden kaynaklı, bilinçaltında biriken gerilimin uykuda yeni bir sembolik dille bilince çıkarılması ve bununla birlikte bilinçaltının rahatlaması olayıdır. Rüyaların büyük kısmı bu kapsamda gerçekleşir. Bir kısmı da yakın geleceğe dairdir. Kişinin ertesi gün veya birkaç gün sonra neler yaşayacağına dair sembolik işaretler veya bazen olayın içinden bire bir kesitlerin görüldüğü rüya türüdür. Yakın gelecek temalı rüyaları gören kişilerin beyinlerinin sağ lobunu, sol loblarına göre daha aktif kullandıkları tespit edilmiştir. Büyük sanatçıların, şair ve yazarların, dini guruların ve peygamberlerin beyinlerinin sağ lobunun çok aktif olduğu biliniyor. Bu yüzden olacak ki “Analitik Zeka”nın (yani beynin sol lobunun eseri olan toplum) ürünü olan, hem kendi dönemleri toplumunda hem de günümüz toplumu tarafından bu azınlık ve seçkin zümrenin fikirleri hep dar yorumlanıp; toplumsal tehdit olarak algılanmıştır. Bunun da iki nedeni vardır. Birincisi, sağ beyinle gerçekleşen bir deneyimin sol beyinle kelimelere dökülüp; ifade edilmesinin kısıtlayıcılığı; ikincisi sol beynin katı mantıkçı yaklaşımının, sezgisel bir zemine dayanan sağ beyinsel deneyimleri kavrayamamasıdır. Örneğin, İsa peygamberin “Tanrı sevgidir.” demesi. O büyük insana bunu sorduğunuzda bunun nasıl olduğunu ifade edemez. O sadece bunu böyle deneyimlemiştir.

Freud, babasının 1896’da ölümünden sonra çok ağır ve acılı deneyimler yaşayacağı beş yıllık bir depresyon sürecine girer. Bu depresif döneminin meyvesi olarak “Düşlerin Yorumu 1-2” eserlerini yayınlar. Kendisini babasına bu kadar sıkı bağlayan şeyin ne olduğunu merak eder. Bu süreçte gördüğü rüyaları uyandığı gibi yazmasıyla bu iki ciltlik şaheser ortaya çıkar. Yine bu döneminde “Oedipus Kompleksini” tüm detaylarıyla kendince temellendirmesini gerçekleştirmiştir. Freud, terapilerinde rüya yorumlarını kullanarak etkili sonuçlar elde etmiş bir isimdir. Danışanın bilinçaltını okumada çok usta bir şekilde bu tekniği uygulamıştır. Ustalıkla kullandığı ikinci teknik ise Serbest Çağrışımdır. 

2Serbest Çağrışım

Terapist, danışanını (hasta) bir divana uzatıp, danışanın onu görmeyeceği bir açıya konumlanır. Burada amaç danışanın verdiği cevaplar karşısında terapistin yüzündeki mimiklerden, danışanın etkilenmemesi, rahatça kendini ifade etmesidir. Bu tedavi tekniğinde danışan aklına gelen her şeyi filtresiz ve eleştiriye maruz kalmadan ifade eder. Tedavi prosedürünün etkili sonuç vermesi, danışanın kendini samimi olarak ifade etmesi ve terapistin verileri yorumlama yeteneğine bağlıdır. Freud, bu tekniği çok başarılı bir şekilde kullanmış olup, bu teknik onun ismiyle anılır hale gelmiştir. 

3. Dil Sürçmeleri

İfade edilmek istenen kelimenin doğru telaffuzunun bilinmesine rağmen, istem dışı eksik veya yanlış söylenmesidir. Gündelik yaşamda başımıza sıkça gelen bu durumu Freud büyük bir ciddiyetle ele almıştır. Bunun bilinçaltında olanın, aniden bilince çıkması olarak değerlendirmeye tabi tutmuştur. Örneğin, bir siyasetçinin halka çektiği hamaset ve ajitasyon dolu bir nutukta “Ben milletime hizmet için varım, milletimin için çıkarı uğruna ölmeyi göze alırım. Bu necip milletin refah düzeyini artırmak için gecemi gündüzüme katıyorum. Kendim için bir şey istiyorsam Allah beni kahretsin!” demek isterken; “Ben kendi çıkarımın peşindeyim. Eğer halkımın cebine girecek tek kuruşun peşindeysem Allah beni kahretsin!” derse bu basit ve komik bir hata değildir. Gerçeğin istemsizce bilinçaltından bilince kusulmasıdır. Dil sürçmesi (parafraks) Freud’un en çok kabul gören kuramıdır. Freud’un temel yanılgılarından biri olan bilinçaltını temel iki güdüyle ifade etmesidir. (Cinsellik ve her türlü şiddet üretme ve saldırganlık.) Bu eksik bir yaklaşımdır. Çünkü bilinçaltı bunları kapsamakla birlikte birçok şeyi daha kapsar. Her dil sürçmesini bu iki temel yaklaşımın ekseninde ele alması, onun amansızca eleştirilmesine neden olmuştur. Mesela yukarda örnek olarak verdiğimiz siyasetçinin dil sürçmesi Freud’un bu yanılgılı yaklaşımını kanıtlar niteliktededir. Bilinçaltı ve psikoloji konusunda bana göre Freud’dan çok daha büyük bir isim olan Jung’un bu konuya dair fikirlerini ve kurucusu olduğu Analitik Psikoloji’ye dair yazılarımı  bir karar değişikliğine gidip; kişisel bloğum olan ergunmirzade.com.tr sitesinde yayınlayacağım.

Sonraki yazımızda, bozulan ekonomik yapının deforme ettiği ‘insan psikolojisini’ gündeme alacağız. Ardından gelecek yazı dizisi ise “Psikolojik Rahatsızlıklar ve Olası Tedavi Metotları” konulu olup; bir Psikoloğun mesleki deneyimleri ışığında etraflı bir ele alışla;  siz değerli okuyucularımızla paylaşacağız.