Yapay zekayı, bilgisayar sistemlerinin öğrenme ve problem çözme gibi insan benzeri bilişsel işlevleri taklit edebilme becerisi olarak tanımlayabiliriz. Otomatik dil tercümesi, görüntü işleme, ses tanıma, navigasyonlar, siber güvenlik, akıllı ev sistemleri, chatbotlar, vb birçok uygulama alanı yapay zeka ile geliştirilmektedir.

Eğitimde yapay zeka ise, öğrencilerin kişisel öğrenme ihtiyaçlarını belirleyerek bireyselleştirilmiş öğrenme planları sunabilmektedir. Öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini nesnel olarak tespit edebilen yapay zeka öğrencilere yol gösterici olabilmektedir. Öğrencisinin eksiklerini yapay zeka yardımıyla tespit eden öğretmenler, bireyin öğrenme hızına uygun ödevler ve çalışmalar planlayabilmektedir.

Teknoloji ve dijitalleşme son hızla ilerken, yapay zeka yaşamımızın her alanında yer alırken okullarımız ve öğretmenlerimiz bu gelişmelere uyum sağlayabilmekte midir?

Öğretmenlerimiz eğitim ortamlarında yapay zekadan yeterince faydalanabilmekte midir?

Bu sorulara genel bir cevap vermek yanlış olacaktır. Bireysel çabaları ile dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışan öğretmenleri takdir ediyorum. Her alanda olduğu gibi eğitimde de öğretmenlerin mesleki bilgi ve becerilerine katkı sunacak çalışmalar içinde olması gerektiğine inanıyorum. Okul ve sınıf ortamlarının ise henüz yeterli teknolojik altyapıya sahip olmadığı bilinmektedir. Okullarımızın dönüşümü için de ciddi çalışmaların bir an önce yapılması gerekmektedir. Teknoloji tüketen milletler sınıfından teknoloji üreten milletler sınıfına doğru yol alabilmenin yolu da eğitime ve teknolojik alt yapıya yapılan yatırımlardan geçmektedir.

Yapay zeka ile ders planlama, nesnel değerlendirmeler ve veri analizi yapma, sanal gerçeklik uygulamaları, uzaktan eğitim gibi yeni nesil öğrenme modelleri sürdürülebilmektedir.

Gelecek yıllarda sınıflarda öğretmenlerin yerlerini robotlar alır mı?

Merak ettiğimiz bu sorunun cevabına ‘mümkün değil’ diyemeyiz. Ancak eğitim- öğretim faaliyetleri etkileşim içinde gerçekleştirilir. Bir eğitim kurumunda sadece dil eğitimi, matematik, fen bilimleri gibi derslerle öğrenme faaliyetleri yürütülmez. Eğitim kurumlarında görgü kuralları, erdemli insan olma, saygı gibi ulvi kavramlarda öğrencilere kazandırılmaya çalışılır. Öğretmenler de bu sürecin tam ortasında yer almaktadırlar. Teknolojik ilerlemeleri durdurmak mümkün değildir ancak öğretmenlerimizin çağı yakalamasını sağlamak mümkündür. Bu nedenle öğretmenlerimizin mesleki bilgi ve becerilerini destekleyici çalışmaları arttırmak, niteliğini güçlendirmek birçok soruna çözüm olabilecektir.

Unutulmamalıdır ki:

‘Öğretmenlik, geleceği inşa eden kutsal bir meslektir.’