İnsan onuru nedir?
İnsanın sırf insan olması sebebiyle doğuştan sahip olduğu saygınlık ve değere insan onuru denir. Dünya’nın her yerinde dini, dili, ırkı fark etmeksizin her insanın sahip olduğu bu manevi ölçüt insan hakları ve insan hakları hukukunun temel parametresidir.
İnsan doğası nedir?
Bir A bireyini, A bireyi yapan şeydir. Aynı zamanda onu B kişisi olmaktan alıkoyan doğadır. Tüm insanlar da bu doğanın ortak yasaları olmakla birlikte, bireyi kendine özgü kılan mizaç, karakter vb. ince insani(ruhsal) nüanslar her bireyi farklı ve özgün yapan unsurlardır.
İnsanı diğer tüm varlıklardan ayıran ve onu onlardan üstün kılan şey nedir?
İnsanı diğer tüm varlıklardan ayıran ve onu mümtaz(seçkin) kılan olgu; gelişkin bir akıl yetisine sahip olmasıdır. Bu özelliğe sahipliğiyle hem kendine hem dışındaki varoluşsal bütünlüğe hem de Yaratıcıya dair müthiş bir farkındalık potansiyeline sahiptir. Yine ona bahşedilen bu nimet sayesinde, Yaratıcı’nın domine ettiği varoluşun en güzel meyvesidir.
Darwin’in iddia ettiği gibi insan bir programla mı doğar?
Darwin, hayvanların ve insanların hazır bir programla doğduklarını iddia eder. iddiasının hayvanlarla ilgili olan kısmı doğru olmakla birlikte, insana dair tespiti kesinlikle yanlıştır. İnsanoğlu kendini gerçekleştirmek isteyen bir potansiyelle doğar. Ve doğuşu anında Tabula Rasa’dır.(Boş levha) İnsan tüm yaşamı boyunca bilinci ölçüsünde bu amacını gerçekleştirmeye çalışır. Kendinde var olan bu potansiyelini gerçekleştirmek içinde bazı hak ve özgürlüklere ihtiyaç duyar; bu da insan hakları olarak kategorize ettiğimiz kavramdan başkası değildir.
İnsan hakları nedir?
İnsanın insan olmasından dolayı doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlüklere denir. Dünya’nın her yerinde dini,dili, ırkı, kültürü ne olursa olsun her insan bu haklara sahiptir.
İnsan hakları hukuku nedir?
İnsan hakları hukuku, insan haklarının korunmasını ve sağlıklı bir şekilde uygulanmasını sağlayan ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemelerin bütününe verilen isimdir.
Bir insanın hakkı toplum için feda edilebilir mi?
Bu tartışma tarihsel bir geçmişe sahiptir. Bize göre bir insanın hak ve hukuku kendi rızası olmadığı sürece ne toplum ne devlet ne de herhangi bir ideolojik kodlanma için feda edilemez. Hatta bir bireyin hak ve hukuku, insanlık ailesi için bile feda edilemez. Tam adalete de ancak bu şekilde ulaşılır. Fakat bu yaklaşımın, dünya üzerindeki devlet örgütlenme modellerinin ve onların sosyolojik yaklaşımları eliyle tam tersinin uygulandığını görmekteyiz. Birey ve toplumlarında bu hukuksuzluk konusunda çeşitli ideolojik aygıtlar(eğitim, askerlik eğitimi, dini hizmetlerin verildiği resmi kurumlar vb.) vasıtasıyla ikna edildiğini görüyoruz. Türkiye’de de toplum, Emile Durkheim’in sosyolojik kuramlarına göre dizayn edildiği için birey, toplum ve devlet için kolayca feda edilir. Yaşanan bu kadar adaletsizliğe toplumun sessiz kalması hatta yer yer bunu desteklemesinde Durkheimci yaklaşımın etkisi vardır.
İnsan hakları hukukundaki 3 kuşak teorisi nedir?
Alman hukukçu ve avukat Georg Jelinek tarafından yapılan bu üçlü tasnif hukuk otoriteleri tarafından genel olarak kabul görmüştür. Bunlar;
1- Negatif Statü Haklar
2- Pozitif Statü Haklar
3- Aktif Statü Haklar’dır.
1-Negatif Statü Haklar: Devlet müdahalesinin yasak olduğu hak grubudur. Kişinin dokunulmayacak ve aşılamayacak özel alanlarının sınırlarını belirleyen hak ve özgürlüklerdir.
Yaşam hakkı, konut dokunulmazlığı, adil yargılanma hakkı, özel yaşamın gizliliği, işkence yasağı vb.
2-Pozitif Statü Haklar: Devletin bizzat destek anlamında müdahalesini esas alan hak grubudur. Bunlar bireyin ekonomik ve sosyal statüsünü artırıcı müdahalelerdir.
Eğitim hakkı, sosyal güvenlik hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı vb.
3-Aktif Statü Hakları: Kişilerin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır. Bu sebeple bu haklara ‘katılma hakları’ da denir. Seçme seçilme hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, siyasi örgütlenme hakkı, dilekçe hakkı vb. haklardır.