Olba Antik Kenti’nde yapılan 2015 yılı kazılarında, belki de kazıların başladığı tarihten itiberen en dikkat çekici bir buluntuyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu da, 1800 yıllık çok önemli bir mozaiktir. Üç portre ve pelerinli bir melekten oluşan mozaik, sergilenmek üzere Silifke  Müze  Müdürlüğü’ne kaldırılmıştır. Roma Dönemi’nden kalma bir yapının taban mozaikleri olduğu anlaşılan bu muhteşem mozaiklerdeki figürlerin; Tryphe,  Bios ve  Lucia olduğu tahmin edilmektedir.

Tapınak Mezar, manastır, katedral, nekropol alanları su kemeri, anıtsal çeşme ve tiyatroyu gezdikten sonra, yönünüzü kesinlikle Şeytanderesi Vadisi’nin içine çevirmelisiniz. Vadinin ilk 3 kilometresinde, yoğun olarak antik kentten kalan kalıntılarla karşılaşacaksınız. Bu kalıntılar daha çok çeşitli formlardaki mezar kelıntıları ve yerleşim yerlerinden kalan kalıntılardır. III. yüzyılı tarihlenen Mağara-Kilise de bu kalıntılardan birisidir. Hristiyanlığın en erken dinsel mekânlarından biri olan Mağara-Kilise’den  günümüze maalesef pek bir şey kalmamıştır. İklimsel ve insani sebeplerden mağaranın içerisindeki freskleri görmemiz artık pek olası değildir. Mağara - Kilise’nin önünde, 5. Yüzyılda yapılan kilise kalıntısı, buranın Hristiyanlık açısından önemini ortaya koymaktadır. Mağaranın Hristiyanlık öncesinde, Pagan Dönemi’nde de kullanılmış olması söz konusudur.

Olba’dan Korykos’a 40 kilometrelik bir düzlemde uzanan Şeytanderesi  Vadisi, doğa ve tarihin muhteşem bir buluşmasına tanıklık eder. Bölge öyle farklı iki iklimi barındırır ki, vadiden ilerledikçe Olba’nın 1200 rakımlı karasal ikliminden, kendinizi Akdeniz’in ılıman ikliminde bulursunuz. Bu iklim geçişlerinde vadideki değişen bitki örtüsünü de rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

Tarih ve arkeoloji tutkunları için Şeytanderesi Vadisi sürprizlerle doludur. Vadi yamaçlarında her an, önünüze antik dönemlerden kalma duvarla örülü bir mağara çıkabileceği gibi, vadi tabanında düzleştirilmiş kayalar üzerinde, yine antik dönemlerden bir at arabasının tekerlek izini görebilirsiniz. Ya da hiç tahmin etmediğiniz bir noktada kayalara oyularak yapılan bir zeytin yağı presine rastlayabilirsiniz. Olba’dan 25 km kadar uzaklaşıp Korykos’a yaklaştığınızda, vadinin kanyona dönüşmüş yamaçlarındaki mağaraların, sizi gizemli bir yolculukta hissettirmesi kaçınılmazdır. Mağaraların içinde, Pagan inanışında kullanılan tipik kült alanları olan dikmeleri görmek, yaptığınız tarih yolculuğunda sizi daha da gerilere götürerek heyecanınızı arttıracaktır.

Akdeniz’den esen ılık meltemden, Korykos’a yaklaştığınızı ve tarihle bütünleşmiş bu doğadan ayrıldığınızı anlamanız yakındır artık. Bütün dini ve sivil yapılarıyla, Erken  Hristiyanlık  döneminin izlerini taşıyan Olba’yı gezip, Şeytanderesi Vadisi’nden Olbalı’ların yol olarak kullandıkları bu vadiden Korykos’a ulaşmak ve o dönemlerin koşullarını anlamak sizin için mükemmel bir deneyim olacaktır.

Kültür  turizmi açısından  Mersin’de en önde gelen yerlerden olan Olba,  deniz-kum-güneş turizmine alternatif olarak  hak ettiği ilgiyi bir an önce gelmelidir.  Mersin, sahip olduğu bu tarihi  ve doğal  güzelliklerini harmanlayıp sunması halinde, Akdeniz’de Kilikia Bölgesi’nin parlayan bir yıldızı olacaktır.