Son günlerde eğitim camiasının sıklıkla dile getirdiği bir konu da rotasyondur. Hazırlanmakta olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun içeriğinde öğretmenlerin görev sürelerine bağlı rotasyon uygulamasının da olduğu kulaktan kulağa yayılmaktadır. Kulaktan kulağa diyorum çünkü hazırlanan kanun öğretmenlerden sır gibi saklanmaktadır. Daha doğru bir ifade ile, öğretmenler için çıkarılan kanun için öğretmenlerin pek de fikri alınmamaktadır. Bu gizemli durum nedeniyle öğretmenler, farklı görüşlere sahip gruplara ayrılmışlardır.
Rotasyonun faydalı olacağına inanlar…
Rotasyonun uygulanamaz olduğuna inanalar…
Rotasyon uygulaması, aynı okulda 3 ila 12 yıl çalışmış olan öğretmenlerin başka bir okula zorunlu yer değişikliğini ifade etmektedir. Bu okul aynı ilçe sınırlarında olabileceği gibi il içinde farklı bir okulda olabilecektir.
Peki rotasyon uygulaması bir ihtiyaç mıdır?
Öğretmenleri huzursuz edebilecek bir uygulama ile eğitimin tüm sorunlarının çözüleceğine mi inanılmaktadır?
Öğretmenlerin ekonomik sıkıntılarının giderilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, can güvenliklerinin sağlanması, öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılması, vb acil çözüm bekleyen sorunlar yaşanıyorken ‘rotasyon’ uygulaması gibi öğretmenlerin başta aile bütünlüklerini dağıtabilecek, okul iklimlerini etkileyecek, ekonomik yük getirebilecek bir uygulamanın alt yapısı oluşturulmadan, ben yaptım oldu anlayışıyla dayatılmasını doğru bulmak soruna gerçekçi bakış açısıyla bakamamaktan geçmektedir.
Rotasyonu, şehir merkezinden uzakta uzun süre görev yapmakta olan öğretmenler için bir değişim fırsatı olarak düşünebilirsiniz. Bu konuda haksız da sayılmazsınız ancak burada yaşanan durumun çözümü rotasyon değildir. Bu durumun çözümü adil, puan üstünlüğünün uygulandığı, sıra sistemi ve becayiş hakkının bulunduğu atama yönetmeliğinden geçmektedir. Yer değişikliklerinde adil davranılması vicdanlarda oluşabilecek rahatsızlığın önüne geçecektir.
Eğitim ve eğitim sistemimizin unsurları deneme tahtası değildir. Her bakan değişikliği ile uygulamalarında değişmesi, eğitimde ‘ürün’ görebilme sorununu beraberinde getirmektedir. Örneğin, bir müfredat değişikliğinin ürünleri, zorunlu eğitim süreci sonunda yani 12 yıl sonunda alınabilmektedir. Ancak son 12 yılda 6 bakanın görev aldığı bilinmektedir. Her gelen bakan ‘sil baştan’ anlayışıyla hareket etmiş olup bu nedenle de önceki uygulamanın ürünlerini görme fırsatı olmamıştır.
Milli eğitimde politikaların uzun soluklu olması, akla ve bilime uygun olması şarttır. Günlük politikalarla, ayağı yere basmayan uygulamalarla, eğitim fakültelerinin dışında tutulduğu müfredatlarla eğitim sistemimizin başarıya ulaşması imkansızdır.
Son olarak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer verilecceği söylenen ‘rotasyon’ uygulamasının “Öğretmen atama ve yerleşme yönetmeliğinin 48. maddesinde bulunduğu ancak bugüne kadar uygulanmadığı da Eğitim Gücü Sen Genel Başkanı tarafından belirtilmektedir. Bu da demek oluyor ki eğitim gündemini meşgul eden ‘rotasyon’ uygulaması uygulanabilir değildir.
Unutulmamalıdır ki,
‘Eğrinin hiçbir parçası doğru değildir.’ (M.K.ATATÜRK)