Bu iki sözcük bile nereye varacağımızı gösterdi ve sizler hemen sözü tamamladınız; “Havanda su dövmek”
Havanda ceviz dövülür, fındık, fıstık da ama suyun dövüldüğü görülmemiştir değil mi? Daha doğrusu “Su” hiçbir biçimde ve hiçbir araçla dövülemez! Kısadan hisseyi biliyoruz ve yine kısa bir tümceyle ifade edelim; Boşuna uğraşmak!
Öyle ya; su, akıtılır, doldurulur, içilir, biriktirilir, depolanır…
Bu ülkede hâlâ;
Dört yanımızdan kuşatan ABD üsleri görülmüyorsa,
Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin gerek turizm gerek alan baskıları gerekse de İsrail ve aslında ABD konaklamalarına meydanı bırakıp, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ambargolar uygulamaya çalıştığı anlaşılmıyorsa ya da kulaklara tıkanıyorsa,
Suriye ile olan ilişkilerimizin düzelmesi çabaları AB-D tarafından baltalanıyor ve bu gerçekler fark edilmiyorsa,
Rusya ile olan ticaretimize sokulan AB-D çomaklarına gözler kapatılıyorsa,
Başta İran olmak üzere, Irak, Mısır ile olan ilişkilerimiz ve hatta Libya ile yaptığımız antlaşma, sözüm ona feveran konusu oluyor ve tüm bu çığırtkanlıklar yönetenler tarafından dikkate alınmıyorsa,
Milletin Meclisi hakaret, küfür, tekme-tokat sergilenmelerine ortam oluyorsa,
Bölücülerle birliktelik hâlâ sürdürülüyor, cadde, sokak ve meydan adları bölücülere ithaf ediliyorsa,
Sözüm ona muhalefet olarak çekişmeler sürdürülüyorsa ve şikâyet ötesine geçip çözüm üretilmiyorsa,
Üreten çiftçinin sesi ya da traktörünün sesi etkisiz eleman haline getiriliyorsa,
İşçiler bir telefon iletisiyle işlerinden çıkarılıyorlarsa,
Doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerimizde önce “Türk” oldukları için işten çıkarılan işçiler oluyor ve yerlerine sözüm ona “Kürt” işçiler alınıyorsa,
ABD’nin renkli devrimlerinden (!) habersiz davranışlarla sözüm ona DENGE davranışlara devam ediliyorsa,
Türkiye’nin en büyük İşçi Konfederasyonu ülke genelinde mitingler yapıyor ve en büyük mitingi Başkent Ankara’da planlıyorsa ve yönetenler hâlâ sessizlik içerisinde iseler,
Gerek sosyal medya hesaplardan ve gerekse sesli-görüntülü açıklamalar çözümcü değil de sadece fetvacı ise…
İşte o zaman havanda su dövüyoruz demektir!
Anlamadığımız nedir?
Neyi bekliyoruz?
Didişmek midir amaç? Yok artık…Hem de böylesi durumlarda iken?
İç cephede birlik ve dış dünyaya karşı dik duruş!
Başka yolu yok diyorsak, eeeee?
AB-D’nin beklemeye hiç mi hiç niyeti yok!
Nerede kargaşa orada AB-D!
Biliyor da görmüyorsak, görüyor da ilgilenmiyorsak, ilgileniyor gibi yapıp ahkâm kesiyorsak…Yok, yok yazmak istemiyorum…
Yazmamı mı istiyoruz
Tamam…
Bu durum ya gaflettir ya da ihanet!
