1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı aynı zamanda bizim Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın da başlangıç tarihidir.

                1914’te başlamış ve 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile Anadolu, Misak-ı Milli (Ulusal Ant) sınırlarıyla, sonsuza kadar olmak üzere Türk Milleti’nin olmuştur.

                1918'de İstanbul Boğazı’ndaki işgal askerlerini gören Mustafa Kemal Atatürk, “Geldikleri gibi giderler, demişti değil mi?

                Son elli yıldır yapılan anketlerde, Türkiye Amerikan karşıtlığında dünyada ilk sırada… Hatta son ankette % 90 olarak çıkmıştı Amerikan karşıtlığı.

                İktidar dahil olmak üzere, yetkililerden yapılan açıklamalara baktığımızda da yine Amerikan karşıtlığında ülkemiz, her zaman ilk sıradaki yerini korumaktadır.

                Amerikan karşıtlığında dünyada ilk sırada olmamız çok güzel ve doğru. Ancak ilişkilere baktığımızda şaşırmamamız ya da” Nasıl yani?” demememiz mümkün olmaktan çıkıyor.

                Komşularla (Özellikle Rusya ve İran) ilişkilerimize her durumda burun sokuyorlar.

                Her türlü ticaretimize yaptırım uygulamaya çalışıyorlar.

                Yetkilileri, ülkemize kadar gelerek iş adamlarımızı tehdit ediyorlar.

                Savunma silahlarımızı (S-400) kullanıp kullanamayacağımıza bile karar vermek istiyorlar.

                Milletimize “Vize” yaptırımı uyguluyorlar.

                Sözüm ona NATO üyesiyiz, müttefikiz, (!) ancak düşmanlarımızı “Kara gücüm” diyerek destekliyor, Yunanistan’dan ve GKRY’den olmak üzere çevremizi üslerle sarıyorlar

                Yetmedi şimdi de İsrail’e destek amaçlı olarak Ege sularımıza gönderdikleri savaş gemisi ile tehdit ediyorlar.

                Peki sonra?

                Amerikan askerlerinin, 3 Temmuz 2003 tarihinde Irak’ın kuzeyinde karargâh kurmuş olan, binbaşı komutasındaki on bir askerimizin başına çuval geçirerek altmış saat rehin almaları, uygunsuz hareketlerde bulunmaları, hakaret etmeleri unutulmadı ve unutulmayacak! Tarih bu aşağılık olayı yazdı… Silemez. Silinemez…

                Şimdi de Ege Denizimizde, İzmir Limanı’na giren Amerikan savaş gemisi, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz,” diyen Türkiye Gençlik Birliği üyelerini derinden sarsmıştır. Karaya çıkan bir Amerikan askerinin başına çuval geçirmişler ve “Yankee Go Home” diyerek ülkemizden gitmelerini istemişlerdir…

                Gelin görün ki, 2003’te askerimize yapılan çuval geçirme olayında Amerikan ve Türk Mahkemeleri herhangi bir işlem yapmamış ve olay unutturulmaya çalışılmıştır.

                Peki Türkiye Gençlik Birliği üyelerine ne yapıldı? Hemen arkasından Amerika’dan Türkiye’ye teşekkür iletileri geldi ya…

                Türkiye Gençlik Birliği üyelerinden on kişisi tutuklandı. Beşi gözetim şartıyla serbest bırakıldı.

                Amaç ABD’ye şirin görünmek mi? Hele de ülkemiz, BRİCS üyeliği için başvuru yaptıktan sonra?

                Ya da şöyle soralım;

                ABD savaş gemisinin İzmir sularında ne işi var?

                Herkes her istediğinde her limanımıza girebilir mi?

                Herkese elma şekeri dağıtmayı seviyor muyuz? Öyle ise sonuçlarını biliyor muyuz?

                Bir soru daha; “Boğazlıyan Kaymakamı” olayını bilmeyen var mı? Ya da filmini izlemeyen? Bu da nereden geldi aklıma?

                Sözü uzatmaya gerek yok! “Geldikleri gibi giderler” demişti Mustafa Kemal değil mi?