Yine ve yine Mehmet Kabak Öğretmenimizi anımsıyoruz.  Kendisine “Hocam bu kadar konuyu nereden ve nasıl buluyorsunuz da yazıyor ve çiziyorsunuz?” diye soran öğrencisine, “Ben konu bulmakta değil, konu seçmekte zorlanıyorum,” demişti.

                Aynı zorluk devam ediyor. Yazmak istediğiniz bir konu için oturuyorsunuz bilgisayar başına ama heyhat konular çoğalmış ve karışmış. Güncel olanları ayıklamaya çalışıyorsunuz, yok o da geçerli değil, hemen hepsi güncel. Sıralama yapmak istiyorsunuz, o da geçerli olmaktan çıkmış çünkü hepsi neredeyse iç içe…

                “Bir yerlerden başlamak” gerek diyorsunuz, tamam, öyle yapalım. Suriye’de Esad yönetimi yıkıldı, ABD ve İsrail elleriyle. Her ne kadar ABD Başkanı Trump, seçim döneminde “Suriye’den çekileceğiz… Amerika kendine dönecek…” dediyse de uygulama öyle olmadı. Suriye’de farklı etnik ve dinsel grupların olduğu açık bir gerçeklik. Aleviler, Sünniler, Araplar, Hristiyanlar, Dürziler ve şimdi de kendilerini yönetmekle görevli sayan ve Birleşmiş milletler tarafından “terör örgütü” olarak kabul olan ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından da “Terör örgütü” olarak onaylanan Ahmet El Şara ve arkadaşları tarafından yönetiliyor.

                Ortadoğu topraklarında PKK terör örgütünün en güçlü olduğu bölge olan Suriye’nin kuzeydoğu bölgesi yöneticilerinden Mazlum Kobani, HTŞ yöneticilerinden şimdiki Cumhurbaşkanı sıfatlı Ahmet El Şara arasında bir anlaşma yapıldı. YPG’nin PYD’nin Suriye ordusuna katılacağı biçiminde sözüm ona kendini feshetme kararı alındı.

                Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne halen “ikinci sınıf” olarak bakan AB tarafından, Yunanistan ve GKRY birlikteliği ile “Federasyon” dayatmaları devam ediyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise “İki Millet-İki Devlet” kararlılığıyla Cenevre’de yapılan gayrı resmi toplantıya katıldı.

                PKK terör örgütünün elebaşı Öcalan bir çağrı yaptı. “Örgütü feshedin. Silahları bırakın.” Kandil ne diyor peki? “Öcalan aramızda olup kongreyi toplamalı…”

                Adalet Bakanı net biçimde açıkladı; “Yasalarımıza göre uygun değildir.” Yetmedi, Milli Savunma Bakanı “Ateşkes yok, süreci uzatmayın…”

                Yasal olarak üç yıllık zaman varken, Cumhurbaşkanlığı seçimleri havasına girildi. “Erken seçim olsun, aday adaylıkları açıklansın, ön seçim yapılsın, diploma var mı yok mu, geçerli mi değil mi, Anayasa değişikliği yaparak yeniden seçilmeyi oylayalım, kimi, nasıl göz ardı edebiliriz, gözdağı vermenin yollarını arttıralım vb.” sesleri artık arşa ulaşmakta.

                Çanakkale Zaferimizi kutlarken bir yandan, topraklarımızı parçalamaya niyetli ve amaçlı ABD ve İsrail oyunlarını sürdürüyor. Yaptırımlar devam ediyor. Ukrayna ile olan ilişkilerimizde Rusya öteleniyor. AB için hâlâ “Biz olmazsak olmaz,” diyebiliyoruz.

                Oysa bugün, hâlâ, süreklilik arz eden ve seksen beş milyonu ilk elden ilgilendiren, canından bezdiren sorun hepimizin hem fikir olduğu EKONOMİK sorunlarımızdır. Hayat pahalılığı, üretimden uzaklaştırılma, serbest piyasanın anlık fiyat değişimleriyle boğuşmaya adeta terkedilmiş durumdayız.

                Üstüne üstlük son dakika haberi olarak gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, evinde arama yapılması, çıkar örgütü kurmak, destek vermek, ihalelerde usulsüzlük vb. yaptığı biçimde ülkede genel anlamda yankılanan haberle sarsıntılar devam ediyor.

                Hiçbirimiz yetişemiyoruz, sıralamakta zorlanıyoruz, odaklanamıyoruz. İşte tam da burada kurucumuz bize yol gösteriyor. “Umutsuz durum yoktur!”

“Umutsuz insan vardır,” bölümü bizler için geçerli değildir diyebilir miyim?

Yine de yetişmeye çalışıyoruz görüldüğü gibi…

“Bahar Bayramı” kutlamalarını unutmadık elbette. Hepimizin Nevroz Bayramı kutlu ve mutlu olsun.