Bu yazımızda ekonomik güç, kibir, merhamet sözcükleri üzerinden ‘Güçlü olan haklı mıdır?’ sorusuna cevap arayacağız.
Yaklaşık son 300 gündür bizlere çok da uzak olmayan bir coğrafyada gök yüzünden bombalar yağıyor. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden binlerce insan soykırıma uğruyor. Soykırımın başını çekenler ise güçlülerin meclisinde ayakta alkışlanıyor.
Hemen yanı başımızdaki Ortadoğu’nun göbeğinde yaşanılan vahşete bir çok ülke kınama sözcüklerinden başka tepki gösteremiyor.
Bir kaç gün önce evine gelen misafiri koruyamayan İran bugün sahte kabadayılıkla güç tazelemeye çalışıyor.
Bu sözcüklerim sizlere silahlı müdahalelerin gerekli olduğunu düşündürmesin. Son çeyrek yüzyılda savaşlar daha çok ekonomik olarak yapılıyor . Buna örnek olarak Rahip Brunson olayında Türkiye’nin uğradığı saldırıyı gösterebiliriz.
ABD Eski Başkanı sorulan bir soruya şu şekilde cevap veriyor:
‘ …Türkiye isteklerimizi yapmaz ise ekonomik olarak cezalandırırız. Aynı Rahip olayındaki gibi…’
Peki Arap coğrafyası ekonomik olarak ABD’ye ve İsrail’e tepki gösterebilir mi?
Sorunun cevabı net!
Tabi ki hayır!
Çünkü ‘ABD güçlü ve güçlü olduğu için yaptığı haksızlıklara bazı Ortadoğu ülkeleri göz yumuyor.’
Yani haksızlığın karşısında susarak ‘dilsiz şeytan’ oluyorlar.
Bu durum İsrail ve ABD’nin daha fazla kibirlenmesine neden oluyor.
Baharı kendi coğrafyasında bulamayanlara binlerce kilometre uzaklardan ithal bahar getirmeye çalışanlara ise engel olabilecek bir yapı oluşturulamıyor.
Bugün gelinen nokta dipsiz kör kuyu misali düşeni içine çekebilecek pozisyonda. Tek başına girdaba kapılan kaybolabilir. Bu durumdan kurtulmanın yolu bölgeyi dış güçlerden temizlemekten geçmektedi. Tıp ki ülkemizin emperyalist ve sömürgecilere verdiği kurtuluş mücadelesi gibi.
Unutulmamalıdır ki:
‘Milletin İstiklalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır!’ AMASYA GENELGESİ (22 Haziran 1919)