"Öfkeyle kalkan zararla oturur." sözünü hepiniz duymuşsunuzdur. Buna rağmen öfke hayatımızın bir parçası olmuş vaziyette. Evde, sokakta, trafikte, okulda ya da işe giderken sürekli bir gerginlik ve öfke hali ile karşılaşıyoruz. İnsanlar oldukça basit sebeplerden dolayı bile boğaz boğaza gelmeye müsait durumdalar. Öfkelenmenize sebep olan kişilere karşı bakış açınızı değiştirerek, yaşanabilecek birçok problemin önüne geçebilirsiniz. Sizi çileden çıkaran insanların çoğu bağışlanamaz, hesapçı, bencil ya da saldırgan davranışlarının ardında ne yaptığını bilen fesat ustaları değiller. Aksine çoğunlukla sıradan ve zayıf insanlar. Bu farkı gözetince, kuşkusuz onlardan gelecek zarara karşı korunmuş olmuyorsunuz ama onların özgür seçimlerinin birer taşıyıcısı olmaktan çok, duygularıyla hareket eden varlıklar olduklarını anlıyorsunuz. Kısacası davranışları özgür iradeleri tarafından belirlenmiyor da diyebiliriz. Çoğunlukla ailelerinden, akrabalarından veya çevrelerinden gördükleri, duydukları, edindikleri bilgi ve deneyimlerden ibaretler. Kendilerine ait fikirleri olmadığı gibi, hayata dair ciddiye alınacak bir davranışları olduğunu da söyleyemeyiz. Hâl böyleyken neden öfkelenesiniz ki?
Doğada yürürken karşınıza çıkan bir mantar düşünün. Mantar kendi içinde ne iyi ne de kötüdür. Mantarı yedikten sonra zehirlenme belirtileri gösterirseniz, mantarın bu yaptığını kişisel bir düşmanlık olarak algılamazsınız. Mantar sizi zehirlemek için seçmemiştir. Kötü olan mantar değil, bu karşılaşmanın sizde bıraktığı etkidir. Nitekim aynı mantarla bir başka karşılaşmada; zehrini alıp, güvenli bir şekilde damıtıp, ilaç niyetine kullandığınızı da düşünebiliriz. Her iki durumda da mantar ne iyi ne kötüdür. Buradan hareketle, karşılaşmaların bizdeki etkilerini fark ederek; bize yarayanlara yaklaşıp, yaramayamlardan kaçınmamız ve nedenlerinin bizimle kişisel husumeti olan kötülük odakları olduklarına inanmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Tabii ki insanların mantarlardan daha maksatlı ve mantıklı davranan varlıklar olduğunu ileri sürebilirsiniz. Fakat bu düşüncenin bize bir faydası olmayacağı gibi, doğru olduğunu da kanıtlayamayız. Hatta çoğu zaman mantarların, bizlere göre daha mantıklı canlılar olduğunu da söyleyebiliriz.
Kendimizi dünyanın merkezine koyar ve her şeyin bizim için yaratılmış olduğunu düşünürüz. İnsanların bu hayattaki en büyük yanılgısı, bence bu bencil ve benmerkezci düşüncedir. Ağaçlar meyvelerinden yararlanmamız ve bize oksijen vermek için vardır. Keza hayvanlar da etinden ve sütünden faydalanmamız için. Ne yazık ki çoğumuzun düşünce yapısı böyledir. Tüm her şeyin arzularımızı ve gereksinimlerimizi karşılamak için varolduğunu düşünürüz. İşte yaşadığımız tüm sorunların kaynağı da bu bencilce düşüncenin etrafında şekillenir.
Halbuki çevremize, diğer insanlara ve canlılara bakış açımızı değiştirebilirsek; ne bu kadar kolay öfkelenir ne de bunca sorunla karşı karşıya kalırız. Yapmamız gereken de çok zor bir şey değil bu arada. Sadece dünyanın bizim için ya da bizim etrafımızda dönüyor olduğu fikrinden uzaklaşacağız o kadar. Çok da zor olmasa gerek. Sonuçta mantarlarla ne gibi bir husumetimiz olabilir ki?
Konuyla ilgili olarak, Çetin Balanuye'nin 'Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?' adlı kitabını okumanızı öneririm.