Geçtiğimiz günlerde Limak Lara Hotel'de meydana gelen bir olay; ülkedeki en mağdur kişilerin biz vatandaşlar olduğunu, bir kez daha ortaya çıkardı. Olayda bir müşteriden turist olmadığı gerekçesiyle, ekstra 120 Euro ücret talep edildi. Daha ucuz olduğu için, yabancı bir web sitesi üzerinden rezervasyon yaptıran müşterinin Türk olduğu öğrenilince, kendisinden 120 euroluk fark tahsil edildi ve kesilen fişe "milliyet farkı" ibaresi konuldu.

Bu olay çok tepki alınca tartışma konusu oldu. Fakat turistik yerlerdeki çoğu otelde, durum maalesef bu şekilde. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysan istenmiyorsun. Evet, kendi ülkemizde yabancılardan daha pahalıya yaşıyor ve tatil yapıyoruz. Hatta çoğumuz yapamıyoruz desek de yanlış olmaz. Osmanlı'nın son dönemlerinde gayrimüslimlere verilen ayrıcalıklara ve yabancı ülkelere tanınan kapitülasyonlara benziyor değil mi? Biraz tarih bilgisi olanlar, aradaki benzerlikleri fark etmiştir.

Ülkece geri dönüşü olmayan bir viraja girdik. Ekonomik çöküşümüzün yanı sıra milyonlarca sığınmacı ve kaçağın da kontrolsüz bir şekilde ülkeye girmesi/sokulması, çok büyük sorunlara neden olacak. Eğer hızlı ve kesin çözümler ortaya koymazsak, göz göre göre işgal edileceğiz. Bu gibi eleştiriler yapınca, birileri size ırkçı diyecektir/diyordur. Tabii ki farklı ırktan insanlara, ırklarından dolayı tepki gösterilemez/gösterilmemeli. Fakat bu kontrolsüz göç ve çifte standart durumlarına ses etmek, karşı çıkmak da artık bir mecburiyet. Yarın çok geç olabilir. Batılı ülkelerden üç kuruş para alacağız diye, ülkeyi bir sığınmacı merkezi haline getirdik. Maalesef bu durum, cumhuriyet kurulalı beri başımıza gelen en büyük problemleri doğuracak. Bu duruma tepki gösteren ve olacakları görebilen kişi sayısı ise ne yazık ki oldukça az.

Ülke insanının ve siyasilerin para hırsı, bizleri sonun başlangıcına doğru sürüklüyor. Doğu Karadeniz yaylalarından Akdeniz sahillerine kadar, ülkenin en güzel yerleri yabancıların istilası altında. İstila demek de haksızlık olacak, çünkü buraları kendi ellerimizle teslim ettik. Otellerde kendi vatandaşlarımızı istemiyor, işyerlerinde sığınmacılara iş önceliği veriyoruz. Sonumuzu bu hırs getirecek. Para için birçok şeyi feda ediyoruz. Farkında olmadığımız şey ise kaybettiklerimizi para ile tekrar geri alamayacak oluşumuz. Bu durumu idrak etmek, iş işten geçmeden hızlıca harekete geçmek gerekiyor.

Özetle, kendi ülkemizde yabancı olduk diyebiliriz. Bu durum, tarihten ders çıkarmadığımızın da bir kanıtıdır. Çünkü Osmanlı ve Selçuklu tam da bu yüzden, kültürümüzü ve ekonomik bağımsızlığımızı yitirdiğimiz için yıkılmıştır. Okullarımızda maalesef bunları öğretmiyoruz. Savaşlar ve sonuçları dışında tarih bilgimiz neredeyse yok. Geçmişimizi doğru öğrenmediğimiz için geleceği de öngöremiyoruz. Halbuki şu an yaşadıklarımız, geçmişte farklı zamanlarda ve şekillerde tezahür etti. Onca devlet kurduk diye övünürüz mesela, övünelim de. Fakat "bu devletler neden yıkıldı?" diye sormuyoruz. Tarihimizi iyi öğrenmemiz gerekiyor. Yoksa benzer sonuçlarla yüzleşeceğiz. Bir şaman öğretisi der ki; "Ders sen öğrenene kadar devam eder." Görünen o ki biz bu dersi çokça tekrar edeceğiz.