Bir yılın daha sonuna geldik. Her ne kadar alışılagelmiş klasik bir temenni olsa da yeni yılın hepimize sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum. Yılın son zamanları "bit artık 2024/2025" demeyeceğimiz bir yıl olsun yeter aslında. Ne yazık ki ülkecek beklentilerimiz oldukça düştü. Ölmediğimiz, haklarımızın yenmediği, ekonomik olarak geçinebileceğimiz bir yıl olsun yeter diyoruz çoğunlukla.

"Müslüman Noel kutlamaz." zırvalarını da çokça duyuyorsunuzdur, her yeni yıl öncesinde olduğu gibi. Bu tip aptalları ciddiye almaya gerek yok aslında ama illa alacaksanız, yeni yıl ile Noel'in birbirinden farklı şeyler olduğunu anlatmaya çalışabilirsiniz. Anlayacaklarını sanmıyorum ama yine de deneyebilirsiniz. Şahsen bu gibi boş insanlara açıklama yapmayı doğru bulmuyorum. Ayrıca devletin dini de olmaz. Herkesin inancını rahatça yaşayabilmesinin garantisidir devlet. Doğal olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin de dini yoktur. Her şeye rağmen laik ve demokratik bir ülkeyiz hala. Bu yüzden isteyen yılbaşı, isteyen de Noel kutlayabilir. Kime ne?

Yine de yılbaşına ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Tüm dünyada kutlanan, her yıl yeni bir umut ve heyecanla beklenen özel bir gün olduğunu söyleyebiliriz. Tüm dünyanın aynı anda birbirine güzel dileklerde bulunup, yiyip, içip, dans ederek eğlenmesi herhangi birini neden rahatsız eder? Etse bile, böyle bir şeyden rahatsız olan kişiler neden umrumuzda olsun? Ne yazık ki dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de yobaz, bağnaz kişiler ve gruplar mevcut. Fakat sanmayın ki bunların sayıları fazla olsun. Sadece mevcut iktidarın gerici zihniyeti sayesinde sesleri daha çok çıkar oldu. Cesaret buldukları için de kirli salyalarını sağa sola saçmaya çalışıyorlar. Her türlü yeniliğe ve güzel şeye de karşıdır bunlar. Müzikten rahatsız olurlar, resim yapmanın günah olduğunu savunurlar. Kitap yakar, yetmez insan yakarlar! Sevmezler düşünen, sorgulayan insanları. Çünkü mevcudiyetleri kendileri gibi yığınlar arasında mümkündür. Ortaçağ'da bilim insanlarınını öldüren de bunlardır, Menemen'de Kubilay'ı katledenler de... Madımak'ı ateşe verenler de yine bunlardır. Bunlar korkudan cesaret alırlar ve sadece yıkımdır getirdikleri. Fakat sanmayın ki sayıları çoktur. Hayır, hayır! Bir elin parmaklarını geçmez sayıları. Sadece dönem dönem çok çıkar, bu dönem de olduğu gibi; kesilmeye mahkum olan sesleri!

Diyeceğim odur ki; en karamsar anlarda bile umudunuzu asla yitirmeyin. Çünkü Sartre'in dediği gibi "Umutsuzluk insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur; umutsuzluk manevi bir intihardır." Her ne kadar ülkecek kötü bir dönemden geçsek de, her ne kadar yüzümüzü gülümsetecek olaylar her geçen gün azalsa da; haksızlık, hukuksuzluk, şiddet gibi olumsuzluklar etrafımızı sarmış olsa da; bilmeliyiz ki hiçbir olumsuzluk sevgi kadar güçlü değildir. Bu yüzden yılbaşında, bayramlarda, doğum günlerinde, diğer özel günlerde veyahut herhangi bir sıradan günde; mutlu olmak için bir sebebiniz varsa ona dört elle sarılın. Kötülüğe, gericiliğe ve cehalete karşı en büyük silah mutluluktur ve mutluluk paylaştıkça çoğalır.

Yeni yıl hepimize mutluluk, huzur ve gülümseme getirsin. Gülelim, eğlenelim, mutlu olalım ve paylaşalım... Paylaşalım ki yıkılsın umutsuzluklar...