Vatandaşların sık sık duyduğu, uygulamaya aldığı ve zorunlu olarak yaptığı bir eylemdir.
Sözlükte ise ki anlamı bulunur.
Birincisi, (bir şeyi) dilediği biçimde kullanma yetkisi, kullanımıdır.
İkincisi ise,
parayı ya da tüketilecek herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idareli harcamadır.
Bu iki tanımı göz önüne alırsanız, siz ‘tasarrufa’ hangi açıdan bakılıyorsunuz?
Dilediğiniz gibi mi? İradeli mi?
Ekonomik gelişmelere bağlı olarak son dönemlerde sık sık vurgulanan bir ‘tasarruf’ eylemi mevcuttur.
‘Kamuda tasarruf’ eylemi özellikle dile getirilmektedir.
Peki kamuda nasıl tasarruf edilir?
Hastanelerde doktor azaltarak mı?
Güvenlik güçlerinin sayısını azaltarak mı?
Okullara verilmeyen bütçeleri keserek mi?
Bence bunlar sadece hizmetten tasarruf sağlar. Vatandaşa hizmet ulaşmasının önüne geçer. İradeli kullanmak anlamındaki tasarrufun asıl belirttiği ise gereksiz harcamalara yöneliktir.
Devletin imkanlarını özel ihtiyaçları İçin kullanmak gibi…
Orta sınıf bir araç işini görecekken son model makam araçlarına binmek gibi…
Devlete ödetilen 165 bin TL tutarındaki bir akşam yemeği gibi…
Devlet garantili olup, yolcu inmeyen havaalanları gibi…
Tarifeli seferler yerine özel uçaklarla yolculuklar gibi…
Huzur hakkı adı altında 11 farklı maaş hak edenler gibi…
Tasarruf sözcüğünü vatandaşlarımız ‘iradeli olmak’ anlamında algılarken, ekonomiyi yönetenlerin ‘kendi iradesini koyma’ olarak algıladığı bir çok örnekle sabittir.
Ülkemizde tasarruf(iradeli kullanım) uygulaması malesef ki emekçilere ve dar gelirlilere vardır.
Kamu yöneticilerinin ise tasarruf algıları ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ten ibarettir.
İtibar ile tasarruf ise bir birlerinin bahanesi olan sözcükler haline gelmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, itibar maddi değil manevi bir olgudur. Sağlam karakter gerektiren davranışlar insanlara ve toplumlara en büyük itibarı getirir.
Ekonominin toparlanması için günlük tasarruf tedbirlerine değil daimi olarak ‘israf düzeninin’ önüne geçilmesine ihtiyaç vardır.
Kamu bankalarından milyarlarca liralık borçları silinen özel şirketlere geçilen kıyaklar tasarruf değil vatandaşın hakkına girmektir.
Kamu bütçesi üzerinde tasarruf hakkı bulunanların ‘tasarruf’ yapmaya öncelikle kendi etki alanlarından başlamalarını öneririm.