1914’te başladı, Birinci Dünya Savaşı. Aynı zamanda da Ulusal Kurtuluş Savaşımız…1920’de açılan Büyük Millet Meclisi ve 1923’te imzalattığımız Lozan Antlaşması ile de Bağımsızlığımızı dünyaya duyurduk.

                ABD’nin imzalamadığı tapu senedimiz, bağımsızlığımızın ilanı, mazlum milletlere verdiğimiz cesaret ve gösterdiğimiz yol, günümüzde ve hâlâ emperyalistlerin saldırganlıklarına maruz kalmaktadır.

                Çanakkale’yi geçemediler…

İstanbul’u işgal ettiler…İzmir’e girdiler… Anadolu topraklarını altın tepside birbirlerine sundular. Ermenilere “Denizden denize Ermenistan,” havucunu sundular…İngilizler, Kürtleri kışkırtmakla görevlendirildi.

1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı sürecinde İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması ile Anadolu topraklarını çizmeleriyle kirletmeyi sürdürdüler.

Bütün bu koşullarda SARIŞIN bir KURT, tüm mevkilerini, makamlarını, gelirlerini bir kenara itti ve “Geldikleri gibi giderler,” diyerek Anadolu’ya geçti.

Samsun’la başlayan ilk adımı Erzurum, Sivas takip etti.

23/ Nisan/1920’de Büyük Millet Meclisi, tüm Anadolu’yu temsilen heyecanla açıldı ve çalışmalara başladı…

Anadolu insanı kadınıyla, erkeğiyle, genciyle ve hatta çocuklarıyla sözüm ona dünya devi saldırganları, topraklarımızdan çıkardı, kovdu ve bağımsızlığını tüm dünyaya duyurdu…

24/Temmuz/1923’te imzalanan LOZAN ANTLAŞMASI ile Misak-ı Milli (Ulusal Ant) sınırlarımız çizildi ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir,” sözü yerini buldu…

Şimdilerde, Lozan Antlaşmasını imzalamayan ABD, “İkinci İsrail’i” yaratmak için “Kara gücüm” dediği PKK terör örgütünü desteklemekte ve desteklerini arttırarak sürdürmektedir.

Topraklarımızı ve milletimizi parçalama planı olan AB-D amaçlarına ulaşmak için her yolu denemektedir…

Bu kadar açık, net ve yalın olan duruma rağmen hâlâ AB fonlarından sözüm ona yararlanmaya çalışan sivil örgütlenmeler ya da topluluklar “Atatürkçüyüm,” diyebiliyorlar mı?

“Asya-î bir Millet,” olduğumuzu açıklayan Atatürk’e bağlılığımızı nasıl açıklayabiliriz?

“Lozan Antlaşması sadece yüz yıl için imzalandı,” ya da “Lozan’da açıklanmayan maddeler var,” diyenler neredeler acaba?

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve Türk Gençliği ’ne emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’e olan saygımızı, sevgimizi, minnetimizi ancak ve ancak, bağımsızlığımıza sahip çıkarak ve etle tırnak olmuş tüm halkımızı sahiplenerek gösterebiliriz…

Tapu senedimiz, varlık nedenimiz, tek yürek ve birlik olduğumuz ve mazlum milletlere örnek teşkil ettiğimiz, sonsuza kadar yaşatma göreviyle ve sorumluluğuyla yüklendiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdi olmaktan gururluyuz!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti

Yaşasın Türk Milleti

Bağımsızlık Antlaşmamız bir kez daha hepimize kutlu ve mutlu olsun!