Sovyet Devriminin lideri Viladimir İlyiç Lenin'in bir kitabıdır.

'Amerika'yı yeniden keşfetmenin anlamı yoktur,' sözünü de biz ekleyelim.

'Hayat, insana her şeyi öğretir ama akıl, hayat öğretmeden öğrenmek içindir,' sözü de Erdal Atabek'e aittir.

Son zamanların gözde tümcesi ise, 'Değişen tek şey vardır; DEĞİŞMEK,'

Hepsi ve dahası güzel!

'Yaşamımıza etkisi ne kadar?' Diye soralım öyleyse…

ABD'nin, 'Bizim oğlanlar başardı,' dedikleri 12/Eylül/1980 darbesi, 24 Ocak kararları ile taçlandırıldı!

Dolar kurunun birdenbire üç katına çıktığı dönem,

Köylü nüfusun sözüm ona KENTLEŞMEYE teşvik edildiği ve üretimin azaltıldığı dönem,

'Siz ekmeyin-üretmeyin, biz size ucuza veririz,' denilen ve yönetenlerimizin bu kılavuzlukla (!) yönlendirildiği dönem,

Devletin, DEVLET BABA olduğu dönemin bitirildiği ve hatta 'Devlet hantaldır,' söylemleriyle devletçiliğin bitirilmeye başlandığı dönem,

Ulusal devletimizin simgesi olan T.C tanımının kaldırılmaya çalışıldığı ve Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alındığının (!) seslendirildiği dönem,

Ülkede; üreten, istihdam sağlayan, tüketiciye en olumlu koşullarda ve uygun biçimlerde sunulan üretim alanlarının 'Yeter ki, müşteri olsun, pijamalarımla yine çıkarım karşılarına,' (Kemal Unakıtan-Maliye Bakanı-2002-2008) diyerek satılığa çıkaran yönetenlerin dönemi…

Gün oldu, devran döndü, DEĞİŞİM oluşmaya başladı,

AB-D emperyalistlerinin ülkemizi, Sevr ile alamadıkları biçime getirmek ve ülkemiz insanını ülkesinde ve ucuz köle durumuna sokmak çabalarına ulusalcı yapı direniş gösterdi.

Birtakım değişimler yine ve yeniden oturmaya başladı…

Ancaaakkk,

Günübirlik anlayışlarla millete verilen vaatler tutulamayınca, IMF değil ama (!) Dünya Bankası'na başvuruldu. Hatta yönetenler bile ithal edildi. (Mehmet Şimşek-Gaye Hafize Erkan)

Pahalılık, saat saat iliklerimize şırınga ediliyor,

'Kasa boş, ne yapmalı?' derken birden akıllara geldi; satışlara devam!

Neyi satacaksın? Kime satacaksın? Kaça satacaksın? Bütün bu soruların üzerine keçe kalemle kara bir çizgi çekelim ve seslendirelim; Bir adım ileri iki adım geri mi yine ve yeniden?

Oysa çözüm var;

Genç nüfusumuz öncülüğünde, verimli topraklarımızın her karışını üretimle şenlendirmek, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi, ülkemiz insanına sunmak ve ihracını gerçekleştirmek, teknolojik gelişmelerin ülkemiz varlıklarında kullanımını sağlamak, merkeze İNSANI ve GELECEĞİMİZİ almak!

İstersek…

Veee elimizi değil, ellerimizi taşın altına koymaya hazır isek…