Önce Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakalım;

                DEVLETÇİLİK: Bir ülkenin kalkınmasının, gelişmesinin, devlet girişimiyle devlet eliyle olabileceğini öne süren görüş ya da Devletin ekonomik yaşama doğrudan doğruya el attığı sisteme verilen ad.

Atatürk İlkelerinde DEVLETÇLİK nedir diye bakalım bir de;

Devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, kamu hizmet ve faaliyetlerinin artması… Bir ekleme yapalım; Türkiye’nin toplumsal ihtiyaçlarına cevap veren, sosyal ve kültürel kalkınmasına ve gelişmesine olanak sağlayan politik bir uygulamadır…

Öz olarak DEVLET aygıtı, vatandaşın sağlıklı, güvenli, mutlu yaşaması için gerekenin yapılması göreviyle yükümlü sistemdir Devletçilik…

Şimdi RENKLERE GEÇELİM!

“Nereden çıktı bu şimdi?” demeyin… Renklerin her birinin tek ya da buluşmasından oluşan anlamları vardır. Örneğin; özellikle kadınlar için kullanılan MOR rengini ele alalım. Kadının yaralı, düşkün, korunmaya muhtaç, hatta daha açık bir anlatımla olmak üzere eşinden gördüğü şiddetle vücudunda oluşan morluklardan kaynaklanan bir anlatımdır… Bu renge itiraz eden CUMHURİYET KADINLARI, kadının renginin kırmızı olmasını istemişlerdir. Güç, heyecan, azim ifade eden kırmızı renk, tam da Türk Kadınına yakışan renktir… Neyse bunları şimdilik geçelim…

Gelelim YEŞİL renge ve anlamına; Canlanma, yenilenme ve umut… Ne güzel değil mi?

Diyeceksiniz ki, Atatürk İlkeleri, Devletçilik, renklerin anlamları ne alaka?

Çok alaka!

1937’de Anayasa’ya giren ATATÜRK İLKELERİ ne yazık ki Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi eliyle yaklaşık yüzyıllık süreçte değişikliklere uğradı ve uğramaya devam ediyor… Nasıl mı? Sondan başlayalım; CHP Genel başkanı Özgür Özel, Atatürk İlkelerinden DEVLETÇİLİK ilkesinin renklerini yeşil ve mor yapacaklarını (Kongre kararıyla) duyurdu…

Gelelim açıklamalara; DEVLET; tek başına iktidar demek değildir. Devlet; Askeri, jandarması, polisi, ekonomisi, üniversiteleri, kamu kurumları, okulları, üretenleri vb. her şeyiyle bir bütündür ve topluca devlettir. Devlet, vatandaşına karşı görevlerini yerine getirirken, cinsiyet, ırk, din, dil ayırımı yapmaz. Görevleri arasında da ayırımcılık yapmaz. İlkeleri boyayarak görev alanlarını belirlemez… Görevlerinin ve sorumluluklarının farkındadır…Zaten görevi olan durumların renklendirilmesine gereksinim duymaz!

Devletin görevleri arasında olan çevreyi koruma, kadın haklarını geliştirme için, DEVLETÇİLİK ilkesini renklendirmeye gerek yoktur!

Asıl amaç, ya da gizlenmeye çalışılan amaç, Atatürk İlkelerinin içini, kulağa o çok hoş gelen Demokrasi tanımlamalarıyla boşaltmak ya da doldurmak diyelim…

Kadın hakları için Atatürk ilkelerinden birini renklendirmek ya da çevre dostu olmayı ispatlamaya çalışmak ne kadar da SÜZGEÇ bir maskedir…

Dürüst olmak, samimiyetle konuşmak, en kötü amaçta bile olsa etkilidir…

Derdimiz; üzüm yemek midir yoksa bağcıyı dövmek mi?