İnsan dünyaya merhaba dediği ilk nefesinde ve attığı ilk çığlıkta kendi biricik ve yalnız yaşamına ve hayat yolculuğuna başlamış oluyor. Aynı zamanda da başta annesi olmak üzere birçok ilişki ağına ilk adımını da atarak, biricikliği, tekliği sisler arasında yitip gidiyor.
Sıfır noktasına doğan insan ilk saniyeden itibaren buradan uzaklaşıyor; gerek yaşadığı ortamdan gelen dış uyarılarla gerekse bedeninin bunlara verdiği tepkilerden oluşan iç uyarılarla…
Başlangıçta üzerine kayıt yapılan bant misali hayatını sürdüren insan, kısa süre sonra başka insanların bandına kayıt yapacak beceriyi kazanıyor. Bir yandan bedensel gelişimi kendine yeterliliğe doğru yol alırken diğer yandan zihinsel gelişimi sosyal yaşama daha aktif katılmasını sağlayacak düzeye geliyor.
Entelektüel kapasitesi gelişip, soyutlama yeteneğini kazandıkça soru sormaya, sorgulamaya, yorum yapmaya başlıyor. Felsefenin temel soruları; “Ben kimim?” “Ne işim var bu dünyada?” “Hayatın anlamı ne? “Nasıl davranmalıyım?” “Ne yapıyorum?” vb. sökün ediyor zihninde.
Yaşamın karmaşıklığı, gittikçe artan hızı, gündelik hayatın bitmek tükenmek bilmez gereksinimlerini karşılama çabası- ki bu ihtiyaçların sonsuz olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde kazınmıştır belleğimize- yukarıdaki sorulara pek yer bırakmamakta ancak sezgi düzeyinde hissetmemize de engel olamamaktadır.
Sıfır noktası, insanın biricikliğinin, tekliğinin, yalnızlığının katışıksız mekânıdır. Yıllar içinde bundan uzaklaşsa da, sisler arasında yitip gitse de varlığını sürekli hissettirir, davetini biteviye tekrarlar; sezgidir büyük çoğunlukta bunun adı.
Küçük bir azınlık sezgiye aklını da katar. Artık yolculuk başlamıştır: yukarıdaki soruların yanıtlarını bulmak için çetin bir yol vardır önlerinde.
Cevaplar bulundukça beklenen, masumiyeti, saflığı temsil eden sıfır noktasına yaklaşıldığı hissinin güçlenmesi; huzurun varlığını duyumsatmasıdır.
Diğer yandan yaşamın uzaklaştırdığı yere yaşamdan uzaklaşarak gidilebileceği varsayımı ile çile odaları, inziva, tapınaklardaki yalıtılmış azap dolu yaşam bu yolculuğu başarılı kılabilmek amacıyla dünyanın çeşitli yerlerinde ve kültürlerinde kullanılan ortak yoldur. Tüm dış uyaranların zihninde oluşturduklarından ve hala sürmekte olan etkilerinden kurtulma çabasıdır yöntemi ortaklaştıran.
Yolculuk uzadıkça yol da uzamakta, yolcular birer birer azalmaktadır.
Yolun sonu sıfır noktasıdır; aslında sonsuzluğu…
Yolculuk sıfır noktasınadır; aslında sonsuzluğa…