Sonunda söylenecek olan sözü, öncelik vererek söyleyeyim;Durum VAHİM 1)Öğretim Birliği yasası çöktürüldü. Eğitim; zorunlu değil. Paralı. Anayasa'yı ihlal pahasına kılık kıyafet yasalarına da aykırı. 2)Dini simge olan (Aslında Müslümanlıkta türban yok!) türban, 9 yaşındaki kız çocuklarına kadar indi ve 'Zorunluluk' olma yolunda hızla ilerliyor. 3)'Karma eğitimin' 'Taciz' yarattığı iddiaları sıradaki yerini aldı… Adım adım demiştik değil mi? Heyhat! Tepki yok ve 'İnfial olmadı' diyebiliyor Cumhurbaşkanlığı makamında oturan R T Erdoğan… Gelmiş geçmiş ya da duyulmuş mu denir bilemiyorum, Traji-komik R T Erdoğan söylemini mutlaka paylaşmalıyız: 'Fizik, matematik, kimya derslerinin zorunluluğu tartışılıyor mu ki, din derslerinin zorunluluğu tartışılsın?' Neresinden tutarsanız tutun ya da Neresini düzeltirseniz düzeltin, tabii yapabilirseniz! * * 'Torba'lara alıştık… Bazen 'Çuval' olarak askerimizin başına geçirildi, Bazen de yasalar için uygun toparlayıcı oldu… Şimdi de 'Teskere' için kullanılmakta. Netleştirelim: 1)PKK, 30 yılda on binlerce canımızı aldı. Teröristbaşı önce af dilemişti şimdi emir vermeye başladı. Artık 'Ayrı Devlet' dillendirmeleri sıradanlaştı. (Her ne kadar R T Erdoğan BM'de; 'PKK için neden harekete geçmediniz bugüne kadar?' dediyse de, PKK ile masaya oturduğunu unuttu herhalde!) 2)IŞİD, PKK'yi silahlandırmak, terör listesinden çıkarmak ve dolayısıyla da yasalaştırmak için kullanılıyor ve doğal olarak; 'Devlet PKK'ye silah yardımı yapmalıdır' fetvası bile verilebiliyor. 3)Halkların 'Devrim' dediklerini R T Erdoğan BM'de 'Darbe' olarak değerlendirerek esip gürlüyor (Mısır için söyledikleri) ve 'Sırf sorun' ya da 'Sıfır komşu' gerçeklikleri bir kez daha doğrulanıyor. 4)Kürtçe dilinde, yetmedi Lazca eğitim talepleri -doğru olmadı- dayatmaları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tamamen ortadan kaldırmak, milletleşme sürecini bitirmek amaçlı olarak açıktan sergileniyor. 5)BOP ile değiştirilmek istenen Ortadoğu ülkelerinin sınırları, ABD'nin güç yetmezliği, halkların mücadeleleri ile yerinde duruyor. AB-D manevralarla 'Ya olursa' diyerek çabalamaya devam ediyor. Acı veren diyecektim amma, 'Görevli' olduklarını anımsadığım için vazgeçiyorum ve kraldan çok kralcıların su taşıma çabalarını ibretle ve nefretle izlediğimi belirtiyorum. 6)Mehmetlerin gazilikleri yetmedi, şehitlikleri de yetmemiş olacak ki, yeni gaziler ve yeni şehitler yaratmak istiyorlar. Kim için ya da ne için? a)TSK, ülke sınırlarımızı korumakla görevli değil midir? Gücü yok mudur? İnisiyatif kullanamamakta mıdır? Hareket yeteneği kısıtlı mıdır? Bir dönem PKK'yi etkisizleştiren o güç değil miydi? b)Ülke topraklarımızda yabancı asker gereksinimi var mıdır? AB-D askerlerini hangi amaçla topraklarımıza yığmak istemektedir? Bizleri çok mu sevmektedirler? Ya da ülkemizin bağımsızlığı onlar için 'Dert' midir? c)Komşularımız ve özellikle de günümüz için Suriye ile düşmanlık milletimize ve ülkemize en büyük zarar değil midir? Suriye'nin, Irak'ın ve İran'ın AB-D emperyalistlerine karşı dik duruşu ve mücadeleleri 'Doğru' olan değil midir? Sonuç ve çözüm: Ulusal Ant sınırlarımız esastır. TSK görevinin başındadır. Topraklarımızda yabancı asker istemiyoruz. Komşularımızla dostluk asıl olandır. 'Teskere', PKK'ye karşı direnişi ve ulusal savunmanın gerekliliğini de dillendirmektedir. (PKK ve HDP'nin teskereye karşı 'İstemiyoruz' figanları da bu gerçekliği göstermiyor mu? Bu vahim durumdan çıkış; Ergenekon'dan çıkış gibi olacaktır!