Fidandı, kopardılar.

                Tomurcuktu, parçaladılar.

                Gülen gözlerini sonsuza kadar kapattılar.

                Sevgi yüklü enerjisini bitirdiler.

                Her şeye rağmen, seksen altı milyon ve hatta milyarlar O’nu tanıdı. Sevdi. Yüreğinde yer verdi. O, artık ÖLÜMSÜZ!

                Sivas Belediyesi Alibaba Mahallesi’nde yeni yapılan çocuk parkına NARİN adını verdi. Muhteşem! Ne güzel bir düşünce. Güzel yüreklerin sevgi yumağı olup enerji sunduğu bir somut durum…

                Duyurumdur; Narin’in mezarına getirilen her şey, Narin için özenle hazırlanmış her araç, Narin’e yakıştırılmış her oyuncak, giysi, kalem, çanta… Hepsi, Narin’i anlatacak, sevdirmeye devam edecek, anacak, hatırlatacak, seksen altı milyonun ve tüm insanlığın ziyaretine sunulacak şekilde düzenlenmelidir bir ÇOCUK ODASINDA…

                Henüz çocuk olan ve PKK teröristleri tarafından öldürülen Eren Bülbül gibi,

                “Ben öğretmen oldum,” diyerek sevincini gösteren, gerçek bir Atatürkçü öğretmen olarak görev yaptığı sırada yine PKK teröristleri tarafından şehit edilen Şenay Aybüke öğretmen gibi,

                Yolu kesilerek PKK teröristleri tarafından şehit edilen Nizamettin öğretmen gibi…

                ABD maşalı İsrail Siyonizm’inin katlettiği Ayşenur Ezgi Eygi gibi…

                Bunlar ve daha fazlası; bu ülkenin güzel insanlarıydılar. Onlara borcumuzu bir biçimde ödemeye (Ödenmez de…) çalışmamız gerekiyor.

1)      Toplumun çekirdeği ve bel kemiği olan AİLE kavramına sahip çıkmamız gerektiği için.

2)      Bu ülke insanlarına ve hizmet amaçlarına saygı göstermemiz gerektiği için.

3)      “Çocuklar ölmesin,” diyen değerlerimize, sevgimizi ve saygımızı göstermek için.

4)      “Yaşama sırası sende,” dizelerinde olduğu gibi çocuklara yaşamı en güzel biçimiyle sunabilmek için.

5)      Yüreklerin parçalanmasına bir kez daha izin vermemek için.

6)      Ailemiz başta olmak üzere, özgür, demokratik, eşitlikçi yapımızı güçlendirmek için.

7)      Sözlerle değil, eylemle, somut durumla, bilerek ve isteyerek sahip çıktığımızı anlatabilmek ve gösterebilmek için.

Kim mi yapacak bunları?

Bu soruyu duymamış kabul ediyorum…

Yapılabilir demiyorum bakın, yapılsın diyorum…

Yobazlığın, gericiliğin, bölücülüğün önlerine set çekmenin bir yolu da budur!

Eren Bülbül, Aybüke öğretmenler, Nizamettin öğretmen, Ayşenur, Narin, hepsi hepsi enerjileriyle buluşacaklar. Bu buluşmaya meşale yakmak da bizim görevimizdir.

Toplumsal görevimizdir.

Kişisel görevimizdir.

Dünya insanlığının görevidir.

Ezilen dünyanın, yakan-yıkan, gerici-yobaz emperyalist saldırganlığına karşı mücadelenin görevidir.

Narin, Narince, Narinimiz; insanlık var olduğu sürece yaşayacaksın cannnnıııımmmm