İlk çağlardaki insanların iki temel problemi vardı: Besleme ve barınma. 2024 yılında olmamıza rağmen bizim de en büyük problemlerimiz bunlar. Kısacası ilk çağ insanları ile aynı sıkıntıları yaşıyor, binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen olduğumuz yerde sayıyoruz. Toplum olarak geri kalmışlığımızın sebebi nedir? Bazı toplumlar gelişirken bazıları neden geride kalmıştır? Birçok neden sıralanabilir elbette bu dengesizlikler üzerine.

 Konuyla ilgili olarak Jared Diamond'ın Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı kitabından bahsedeyim sizlere. Kitapta geçen Diamond ve Papua Yeni Gine'li politikacı Yali arasındaki konuşmada; Yeni Gine halkı ve o topraklarda 200 yıl boyunca hükmeden Avrupalıların güç ve teknoloji alanlarındaki gözle görülür farklılıklarına ve bu farklılıkların hiçbirinin Avrupalıların herhangi bir genetik üstünlüğüyle alakalı olmadığından bahsediliyor. Yali, yerel dillerinde "icat ve işlenmiş ürün" için kullandıkları "cargo" kelimesini kullanarak soruyor: "Beyazların neden bu kadar çok kargosu, yani işlenmiş ürünü ve icadı var ve biz Yeni Ginelilerin neden bu kadar az?" Jared Diamond uzun araştırmalar sonucunda kitabında bu soruya cevap veriyor. Özetle; tarihin seyrini dört önemli faktörün belirlediğini söylüyor. Tahıllar ve ehlileştirilebilen hayvanların ulaşılabilirliği, tarımın yayılmasına yön veren yerleşim yerleri, kıtalar arasındaki bilginin transferi ve nüfus yoğunluğu. Bu araştırmasının sonunda yazar, dünya toplumları arasındaki farklılıkların coğrafya ile açıklanabileceğini iddia ediyor.

Buradan hareketle, ülkemiz üzerinden bir bağ kurmayı deneyelim: Çoğunlukla göçebe yaşayan bir toplum olageldik. Bence birçok sorunumuzun temel nedeni de buraya dayanıyor. Yüzyıllar boyunca at sırtında dağda, ovada, çadırlarda sürülen bir hayat bizi birçok gelişmeden mahrum bıraktı. Yerleşik hayata çok sonra geçtiğimiz için, toplum düzenimiz de hiçbir zaman tam olarak oturmadı. Aynı sebeple ticaret konusunda da yeterince gelişemedik. Topluluklar halinde oradan oraya sürüklendiğimiz için de kendimize bir lider seçtik ve onun peşinden ilerledik. Kimi zaman doğru, kimi zaman yanlış. Biat kültürümüz de buradan geliyor. Oturup düşünmeye ve sorgulamaya da vaktimiz olmadı. Bu sebeple pek yazılı eser veremedik ve okuma kültürümüz de oluşmadı. Bu da bizi düşünsel anlamda birçok toplumun gerisinde bıraktı.

Tabii ki bu hayat tarzının bize getirdiği kazanımlar da oldu. Savaşçı bir toplum olmamızı sağladı en azından ve tarih boyunca güç sahibi olduk. Fakat diğer birçok alanda geri kaldığımız için de kendi kendimizi yiyip bitirdik. Onlarca devlet yıktık ve yenisini kurduk. Bakın bunun dünya üzerinde başka bir örneği yoktur. Nedense bununla da övünürüz. Yine de sorgulamayız bunca devlet neden yıkıldı diye. Aslında nedeni çok da basittir! Toplum olmayı beceremediğimiz için.

Sonuç olarak kafamız hala ilk çağda kalmış olduğundan 2024 yılında bu haldeyiz. Bu yüzden hala en büyük sorunlarımız beslenme ve barınma. Çözüm belli ve de çok basit. Okumak ve okutmak. Fakat bizim zamanımız yok böyle şeylere. Hiçbir zaman da olmadı. Zaten her zaman boş zaman aktivitesi olarak görmüşüzdür okumayı. Oturup iyi bir lider beklemeye devam edeceğiz o halde. Ya da şimdiki gibi sonumuzu getirecek olanla yola devam edeceğiz. Şans!