Emperyalist ülkelerin, sömürgeleştirmek istediği ülkelerdeki “Derin Devlet” yapılanması olan kontrgerillanın katlettiği değerlerimizden Uğur Mumcu’yu, tam da yerinde olmak üzere anımsamak, anmak ve GERÇEK sevgimizi göstermek zamanı…
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz,” demişti ya o, çok sevdiğimizi söylediğimiz Uğur Mumcu, keşke söylediklerini, yazdıklarını, anlattıklarını; özümseyebilsek, hatta yol haritası olarak değerlendirebilsek…
Atatürk, “Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlâklı olanını severim,” demişti değil mi?
Otoriteler de sporun; sağlık ve disiplin olduğu konularında hemfikir olmaktadırlar.
Elbette yaşamın her alanında kurallar vardır. Olmalıdır…Her alanın kendine has kuralları ya da yaptırımları bile desek, alanın uzmanları tarafından ve herkes, her grup, her millet, her din, her dil vb. için geçerlidir…
Bunların yanına, tarih, anlam, ileti bilgilerini de koyalım ki, yalın ve net durum kendiliğinden ortaya çıksın…
Gerek renklerin gerek kullanılan resimlerin ve gerekse davranışa çevrilen gösterimlerin, yüzeysel bakışla değerlendirilmesi yanlışa ve hatta zorlamaya götürür.
Futbol turnuvalarında kullanılan renk, resim, ileti, ya ülkelerin tarihlerinden alınmıştır, (İtalya ilk aklıma gelen) ya da tarihsel değerler, özlenen, ulaşılmak istenen, gelecek figürleri ile temsil edilebilmektedir…
“Nerede ne zaman ne olacağını bilmediğim futbol maçlarını çok seviyorum,” sözünü ben de tuttum… Doğrudur; zaman, ruh hali, izleyici kitlesi, ulaşılmak istenen hedef doğal olarak, “İnsan” denilen canlıda heyecan yaratmakta ve güzellikler ortaya çıkmaktadır…
A Milli futbol takımımız, eşleştiği Avusturya ile karşılaştı ve 2-1 sonucuyla mutluluğumuzu arttırdı… Merih Demiral oyuncumuz, tarihindeki destanın (Ergenekon Destanı) simgesini ve tam da “Atatürk Milliyetçiliği,” coşkusuyla simgesel bir gurur simgeledi…
Yok, durun, kızmayın hemen, önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkalarına batırmaya hazırlanalım. Şöyle ki;
Avukat Mustafa Kemal Çiçek’in dediği gibi, bu yetkililer (!) sadece Google’a girselerdi, o işaretin ne anlama geldiğini öğrenirlerdi. Bu bir! Sporcumuz Merih’in savunması alınmadı ya da açıklamasına izin verilmedi. Bu iki! Maç sonlarında yapılan LGBT propagandaları, (Bayrak ve afişleri) istediğiniz kadar çoğaltın…Üç! Başka bir yana geçeceğim, Tarihimizle ilgili işaretlerin ya da sembollerin herhangi bir siyasi parti ya da topluluğun amblemi olması, tarihimizi inkâr etmemizi mi gerektirir? Bu da son olsun…
Olayda bir SİYASİ yan var, evet! O da; UEFA’nın Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk Milleti’ne tahammülsüzlüğüdür! Yetmiş yıla yakındır kapılarında beklettikleri (AB) ve hatta bir köpek kulübesi çizip Türkiye’yi bekleten sözüm ona karikatürleri henüz unutulmadı! “Suriyelileri siz alın, size para verelim,” diyenler kimler? Ya da “Türk Gençliğini tarihinden koparmadıkça etkili olamayız,” diyen Karen Foog’u anımsayan var mı? Eklemeyi unutmayalım, “Üçüncü dünya savaşı çıkabilir,” tahminlerinde savaşın çıkarılması planlanan yerin Doğu Akdeniz olduğunu duyan var mı?
Bin yıllık devletler ve imparatorluklar tarihimizde, bugünkü adıyla emperyalistle hep vurmaya, parçalamaya çalışmışlardır Anadolu’yu ve bizleri… Haaa, Birinci Dünya Savaşı’ndaki işgalleri unutmadık değil mi? En sonuncusu mu? “İkinci İsrail” yaratmak isteyen ve PKK terör örgütüne her türlü desteği sunan bunu inkâr bile etmeyen (Obama değil miydi, PKK Bizim kara gücümüz” diyen?) emperyalistler kimlerdir acaba?
Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı destanında belirttiği gibi “Sarışın bir kurda benziyordu…” satırı da mı gelmiyor aklımıza?
Bu satırlar Türkiye-Hollanda maçından önce yazıldı… Sonuç ne olursa olsun, kazanan BİZ olacağız!
**
Maç bitti… Sayısal olarak yenildik… Hani denir ya, “Maç bu, bir kazananı ve bir de kaybedeni olur…” Öyle oldu. Sayısal olarak kaybedeni biz olduk…
Ama KAZANDIK! Neyi mi?
İç cephede BİRLİK VE BERABERLİK olmayı
Dış cephede ortak YÜREK ÇARPINTISINI…
Latif Bolat arkadaş, sen haklısın; “Bu MİLLET YAPAR!”